Arzuladım cemalini göreyim
Kaldır mah yüzünden nikabı canan
Saçlarını ellerimle öreyim
Olma bu derdimin bitabı canan
Altın elmas gevher olsun yükümüz
Yoktur bunda hiç süpemiz şekimiz
Aşk yolunda yarışalım ikimiz
Beraber koşalım etabı canan
Cahil insan gerçekleri sezemez
Aşkın deryasında herkes yüzemez
Herkes okuyamaz herkes çözemez
Sır dolu sevdanın kitabı canan
Fikret bu diyeti çoktan ödedi
Benim için kimler sana ne dedi
Yüreğimde yerin vardır ebedi
Ben sen severin e tabi canan
Yazının DevamıDüşmüşüz dipsiz davaya
Konuşuruz hep havaya
Kefen bulsa bedavaya
İlk akşamdan ölecek var
Fizik geometri cebir
Yap da hesabını getir
Başından olmayız tedbir
Sonra deriz olacak var
Getirdik yine baharı
Unuttuk hep olanları
Uydururuz yalanları
Başımıza gelecek var
Son pişmanlık neye yarar
Çoğu fazla azı karar
Keskin sirke küpüne zarar
Belasını bulacak var
Beden ölse baş kalır mı
İmaret de aş kalır mı
Biz gidince boş kalır mı
Ardımızdan dolacak var
Böyledir Fikret’ in hali
Belki de çoktur vebali
Hoca Nasreddin misali
Göle yoğurt çalacak var
Yazının DevamıÜç aşk yoksa bir insanın gönlünde
Mevla aşkı vatan aşkı yar aşkı
Hem bugünde hem yarında hem dünde
Mevla aşkı vatan aşkı yar aşkı
İnsan aşk uğruna dağları aşar
Aşk olmayan gönül şaştıkça şaşar
İnsanlar dünyada aşk için yaşar
Mevla aşkı vatan aşkı yar aşkı
Aşk olmayan insan gezer divane
Kendi perişandır gönlü virane
Bir anda hükmeder koca cihana
Mevla aşkı vatan aşkı yar aşkı
Sevgi dolu gönül çiçekli daldır
Ana sütü gibi paktır helaldir
Hem çok mübarek hem de kutsaldır
Mevla aşkı vatan aşkı yar aşkı
Fikret âşık olan aşkı anmalı
Her daim kendi âşık sanmalı
Âşık olan bu üç aşka yanmalı
Mevla aşkı vatan aşkı yar aşkı
Gelmez deme gelir senin de sıran
Tükenir fitilin söyünür çıran
Kader torbasından çekilir kuran
Felek kalburundan eler seni de
Gönlüm gam deryası ağlar yaşından
Bir gün içeceksin ecel tasından
Gün gelir feleğin tabancasından
Çıkan yağlı kurşun deler seni de
Karabasan gibi çöker üstüne
Hayat zahirini döker üstüne
Bu koca dünyayı yıkar üstüne
Ecel defterinden siler seni de
İstersen paşa ol istersen ağa
Azrail düşürür bir gün tuzağa
Doğduğunda belediğin toprağa
Fikret bir gün gelir beler seni de
Yazının DevamıYOKLUK
Bir anadan gardaş gibi
Bırakmaz yokluk yakamı
Askerden arkadaş gibi
Bırakmaz yokluk yakamı
Bir kaşık su ile boğdu
Beni Vatanımdan kovdu
Sanki benim ile doğdu
Bırakmaz yokluk yakamı
Hep kul etti beni kula
Beni buldu bula bula
Sattı beni üç beş pula
Bırakmaz yokluk yakamı
Hasret koydu yavrulara
Nakavt etti vura vura
Bir türlü vermedi ara
Bırakmaz yokluk yakamı
Fikret derki benim mi suç
Yaka yırtık delik pabuç
Ne yapsam değişmez sonuç
Bırakmaz yokluk yakamı
Yazının DevamıBir anadan gardaş gibi
Bırakmaz yokluk yakamı
Askerden arkadaş gibi
Bırakmaz yokluk yakamı
Bir kaşık su ile boğdu
Beni Vatanımdan kovdu
Sanki benim ile doğdu
Bırakmaz yokluk yakamı
Hep kul etti beni kula
Beni buldu bula bula
Sattı beni üç beş pula
Bırakmaz yokluk yakamı
Hasret koydu yavrulara
Nakavt etti vura vura
Bir türlü vermedi ara
Bırakmaz yokluk yakamı
Fikret derki benim mi suç
Yaka yırtık delik pabuç
Ne yapsam değişmez sonuç
Bırakmaz yokluk yakamıHaber Detayı
Yazının DevamıAtatürk’e küfür eden gerici
Türklüğünü Atatürk’e borçlusun
Ya yunan doğardın ya da Rus piçi
Türklüğünü Atatürk’e borçlusun
Onun sayesinde kıldığın namaz
Gerçek Müslümana dil uzatılmaz
Seni gidi takiyeci düzenbaz
Türklüğünü Atatürk’e borçlusun
Savaştı cephede kurtuldu vatan
Binlerce şehit var kefensiz yatan
Ey sahte bezirgân din alıp satan
Türklüğünü Atatürk’e borçlusun
Sütü bozuk ise eğer bir insan
Geçmişine sahip çıkmaz bir zaman
Türk olmasan olur muydun Müslüman
Türklüğünü Atatürk’e borçlusun
Atatürk ve silah arkadaşları
Çok zor kazandılar bu savaşları
Onlar vatan için koydu başları
Türklüğünü Atatürk’e borçlusun
O hep ilerdeydi yürürdü önde
Doğu batı güney kuzey her yönde
Sakın ha unutma ey Fikret sende
Türklüğünü Atatürk’e borçlusun
HAKİKAT SIRRI
Ne nasihat dinler nede uslanır
Hakikat sırına ermeyen âşık
Ne aşka tabidir ne yolu tanır
Muhabbet gülünü dermeyen âşık
Bu yolda ömrünce çeksede çile
Anlatsa halini gelmezki dile
Âlim olsa bile yine nafile
Kendini ilime vermeyen âşık
Ömür boyu yaşar ölücesine
Çokbilmişlik satar velicesine
Aşamaz dağları delicesine
Ferhat’ın gürzünü görmeyen âşık
Fikret’in dünyada bitmiyor işi
Çorba yerken bile kırılır dişi
Bir hayvandan farklı olmaz gidişi
İnsanlık yoluna girmeyen âşık
Yazının DevamıKARIŞTIM
Matem diyarında umut köyünde
Çoklardan vazgeçtim aza karıştım
Gelinsiz damatsız garip düğünde
Sevgiden pay aldım naza karıştım
Hiç uğruna yüreğimden vuruldum
Koza oldum ipek gibi sarıldım
Yağmur ile yağdım estim duruldum
Bulutsuz havada toza karıştım
He mi dünde hem bu günde yarında
Cezamı ödedim aşkın darında
Hiç gözüm olmadı dünya varında
Çoğa meyletmedim aza karıştım
Fikret der kokusuz gül neye yarar
Ördeği olmayan göl neye yarar
Rüzgâra savrulan kül neye yarar
Kor ateş içinde buza karıştım
BİLGEDİR KADIN
Bütün kâinatı insanda gören,
Bunca güçlüklere göğsünü geren,
Namusu uğruna canını veren,
Her türlü belaya gölgedir kadın.
Başı dik, onurlu, bilgedir kadın.
Yıllar yılı hor görüldü her çağda,
Gerekse şehirde gerekse dağda,
Ekinde, çapada, tarlada, bağda,
Her türlü cefaya gölgedir kadın.
Başı dik, onurlu, bilgedir kadın.
Yavrusuna candan sarılan ana,
Sokak ortasında vurulan ana,
Ekinde, çapada yorulan ana,
Her türlü cefaya gölgedir kadın.
Başı dik, onurlu, bilgedir kadın.
Asla gözleri yok dünya varında,
Söz sahibi olmalılar yarında,
Hayatın tüm yükü omuzlarında,
Her türlü cefaya gölgedir kadın.
Başı dik, onurlu, bilgedir kadın.
Okuyanda her maharet var olur,
Onlarsız bir dünya bize dar olur,
Anaların bastığı yer nur olur,
Her türlü cefaya gölgedir kadın.
Başı dik, onurlu, bilgedir kadın.
Sebep ne bu çağda geri kalsınlar,
Her mevkide yerlerini alsınlar,
Doktor, savcı, hâkim, bakan olsunlar
Her türlü cefaya gölgedir kadın.
Başı dik, onurlu, bilgedir kadın.
Düşün kafanı yor gerçeklere er,
Her yerde göğsünü eyledi siper,
Ancak yobazlığa okuyan dur der,
Her türlü cefaya gölgedir kadın.
Başı dik, onurlu, bilgedir kadın.
Fikret der yarimiz, ana, bacımız,
Dinmelidir bir an önce acımız,
Analardır başta altın tacımız,
Her türlü cefaya gölgedir kadın.
Başı dik, onurlu, bilgedir kadın.
HAKİKAT SIRRI
Ne nasihat dinler nede uslanır
Hakikat sırına ermeyen âşık
Ne aşka tabidir ne yolu tanır
Muhabbet gülünü dermeyen âşık
Bu yolda ömrünce çeksede çile
Anlatsa halini gelmezki dile
Âlim olsa bile yine nafile
Kendini ilime vermeyen âşık
Ömür boyu yaşar ölücesine
Çokbilmişlik satar velice sine
Aşamaz dağları delicesine
Ferhat’ın gürzünü görmeyen âşık
Fikretin dünyada bitmiyor işi
Çorba yerken bile kırılır dişi
Bir hayvandan farklı olmaz gidişi
İnsanlık yoluna girmeyen âşık
DEH DEH DEH
Avrupa birliği bekle sen bizi
İnanın ki gerçekten özledik sizi
Yetiş peşimizden takipet izi
Hadi yürü deh deh topal eşeğim
Yastığım yorganım birde döşeğim
Açılsın kapılar varıp girelim
Rüşvet isterlerse hemen verelim
Gezip Avrupa’yı devran sürelim
Hadi yürü deh deh topal eşeğim
Yastığım yorganım birde döşeğim
Aldık hem vizeyi hem pasaportu
Çıkardık şalvarı giyindik şortu
Birazcık rahvan ol bekleme martı
Haydi, yürü deh deh topal eşeğim
Yastığım yorganım birde döşeğim
Fikret der yaşamım biraz hırpani
Bıraktım tarlaya kırık tırpanı
Her gün fazla fazla verdim arpanı
Hadi yürü deh deh topal eşeğim
Yastığım yorganım birde döşeğim.
Yazının DevamıBENZETTİM
Gül cemalin şemsi kamer misali
Kaşlarını Zülfikar’a benzettim
Arasam cihanı yoktur emsali
Endamını nazlı yâre benzettim
Sevda göllerine derin dalmışsın
Âşıklar bezminde yerin almışsın
Cennette huriden örnek almışsın
Yüzlerini Gülizar’a benzettim
Dönde seyredeyim ne olur biraz
Yüzüne baktıkça eylerim niyaz
Sanki gün görmemiş süt gibi beyaz
Gerdanını taze kara benzettim
Al mendili Fikret iyin terini
Batır bu sineme gamzelerini
Has bahçende yeten meyvelerini
Ayvaya turunca nara benzettim
Yazının DevamıDAVA
Tüm ahali köye dargın
Şehre nasıl varılacak
Kanun eski kadı yorgun
Dava nasıl görülecek
Bizim dava kutsal dava
Emek ucuz can bedava
Demir çoktan geldi tava
Çeliğe su verilecek
Ayaklarda yırtık çarık
Eller çatlak taban yarık
Öküz hasta saban kırık
Tarla nasıl sürülecek
Her günümüz dünden yaslı
Nedir beyler işin aslı
Doktor üzgün neşter paslı
Yara nasıl sarılacak
Her mevkide türlü yalan
Hep bize mi bunca plan
Her kaynakta kobra yılan
Sular nasıl durulacak
Umudunu kesme Fikret
Dayan biraz daha sabret
Devran böyle gitmez elbet
Hak divanı kurulacak.
DAVAM
Kimseyle hesabım yoktur
Benim davam nefsim ile
Ne lokmanı nede doktor
Benim davam nefsim ile
Sahip oldum ele dile
İncitmedim bile bile
Kimseye yapmadım hile
Benim davam nefsim ile
Çektim nice belasını
Yendim benlik alasını
Yıktım kibir kalesini
Benim davam nefsim ile
Ne eskim var nede yenim
Bir gün toprak olur tenim
Madem ben Fikret Dikmen’im
Benim davam nefsim ile
Yazının DevamıRüzgarlı havada acemi kaptan
Yelken açar döner yele küfreder
İtibarı bitip düşünce çaptan
Hatasına bakmaz ele küfreder
İster erkek olsun isterse dişi
Baştan seviyorsa eğer bir işi
Bendini kavice yapmayan kişi
Boz bulanık akan sele küfreder
Kendisiyle bile olmaz barışık
Aklı darmadağın fikri karışık
Sazı çalamayan acemi aşık
Akorttan anlamaz tele küfreder
Yüzü kara aynalara bakamaz
Bir ocağı bile düzgün yakamaz
Ateşi beğenmez küle küfreder
Asla değer vermez alın terine
Koyar kendisini adam yerine
Fikret ne demeli böylelerine
Dikeni var diye güle küfreder
Yazının DevamıGönlümü dost için derviş eyledim
Şala güvenmedim ömür boyunca
Nice deniz derya umman boyadım
Sala güvenmedim ömür boyunca
Hiç kimsenin arkasından atmadım
Helal kazancıma haram katmadım
Çıkar için onurumu satmadım
Yala güvenmedim ömür boyunca
Kibirden sıyrıldı kinden arındım
Bütün canlılara aynı göründüm
Tabiatta yedi renge büründüm
Ala güvenmedim ömür boyunca
Göstermelik için namazlar kılan
Asalak geçinip emeği çalan
Arısız kovansız şekersiz olan
Bala güvenmedim ömür boyunca
Fikret ne ağam var ne de efendim
Haramdan tarafa dönmedi bendim
Hırsı dizginledim tamahı yendim
Mala güvenmedim ömür boyunca
Milletin malı deniz
Yeyip oldunuz semiz
Yemeyen aptal keriz
Ye hele soysuz ye hele
De hele zalım de hele
Halka simitle çaylar
Karşı çıkanı paylar
Bizlere gecekondu
Size sırça saraylar
Bah hele buna bah hele
Yuhala gardaş yuhala hele
Beylere ballı börek
Dayanmaz buna yürek
Fakire tuzsuz çörek
Dayılara ihale ihale soysuz hele
Yuhala gardaş yuhala hele
Cehenneme canınız
Şişiyor cüzdanınız
Taşlaşmış vicdanınız
Vah hele zalim vah hele
Ya hele zalim ya hele
Kâbuslu uykuları
Bulandırır suları
Kutulara doları
Kohele hırsız koy hele
Ah hele arsız şu hale
Yara her gün kanıyor
Sizi herkes tanıyor
Vatandaş utanıyor
Şu hale haksız şu hale
Ya hele haksız ya hele
Kuvvet dedi tabana
Kurt dost oldu çobana
Döndük kara sabana
Dah hele gardaş dah hele
Hoh hele gardaş hoh hele
Fos çıktı reçetesi
Gine kesmiyor sesi
Yağma soygun çetesi
Şu hale bakın şu hale
Bu hale bakın bu hale
Harcadılar fonları
Çaldılar milyonları
Nasıl olur sonları
Tuh hele nursuz tuh hele
Tehele nursuz tehele
Doldurdular boşları
Kuruttular yaşları
Vur başına taşları
Ah hele halkım ah hele
Eh hele halkım eh hele
Kazık büyüdü boy boy
Ne ırk kaldı nede soy
Bir daha bunlara oy
Yo hele halkım yo hele
De hele halkım de hele
Elbet bu millet yaman
Kahraman mı kahraman
Hele gelsin o zaman
Bi hele halkım bi hele
Ki hele halkım ki hele
Her mevkide yalancı
Her bölgede plancı
Her köşede dilenci
Peh hele halkım peh hele
Tüh hele halkım tüh hele
Görende adam sanır
Deli olsa uslanır
İnsan biraz utanır
Tu hele size tu hele
Şiş göbek kalın boyun
Duyun ey beyler duyun
Bu oyun nasıl oyun
Yeyin ha beyler yeyin
Doyun ha beyler doyun
Hiç üstünde durmayın
Nerden diye sormayın
Yaramızı sarmayın
Yeyin ha beyler yeyin
Doyun ha beyler doyun
Yapın sarayı hanı
Düşünmen garibanı
Çıksın fakirin canı
Ekmek elden su gölden
Yeyin ha beyler yeyin
Doyun ha beyler doyun
Dolu çıksın kuranız
Yazı gelsin turanız
Kabarmaz faturanız
Yeyin ha beyler yeyin
Doyun ha beyler doyun
Yeyip oldunuz semiz
Kirli olur mu temiz
Milletin malı deniz
Yeyin ha beyler yeyin
Doyun ha beyle doyun
Yazının DevamıBenim gibi sevda çeker
Sevdiğinden ayrılanlar
Çaresizce boyun büker
Sevdiğinden ayrılanlar
Gözleri kurumaz yaştan
Haber bekler uçan kuştan
Kesilir ekmekten aştan
Sevdiğinden ayrılanlar
Hep düşünür kara kara
Dili varmaz intizara
Ölmeden girer mezara
Sevdiğinden ayrılanlar
Yaşlar dolar gözlerine
Çile ekler kederine
Sitem eder kaderine
Sevdiğinden ayrılanlar
Fikret der ki benim gibi
Aşk derdinin yok tabibi
Olur, gizli dert sahibi
Sevdiğinden ayrılalar
Yazının Devamıİnciler takardı beyaz gerdana
Sebep neydi gelemedik yan yana
Gülistana seyran eyledik ama
Bülbüller misali ötüşemedik
Ne beraber olduk nede kavuştuk
Sevdamızı bir yalana değiştik
Kaş göz ile işmar ettik seviştik
Bir türlü el ele tutuşamadık
Aşkımızı satırlara yükledik
Sevdamıza sevdaları ekledik
Yıllar boyu özlem ile bekledik
Umut kervanına katışamadık
Fikret der istese kurbandı canım
Tutuştu aşkıyla yandı her yanım
Duydum göç eylemiş nazlı cananım
Bir türlü peşinden yetişemedik
Anadolu’m çakmak çakmak
Çakar Mustafa Kemalce
Özgürlüğün ışığını
Yakar Mustafa Kemalce
Yıllarca vermeden ara
Karanlığı yara yara
Irmak gibi deryalara
Akar Mustafa Kemalce
Bükerek çelik telleri
Aşarız nice belleri
Tüm setleri engelleri
Yıkar Mustafa Kemalce
Siler gönüller pasını
Sevince katar yasını
İstiklal madalyasını
Takar Mustafa Kemalce
Yalanı yok gerçek sözlü
Milletine güler yüzlü
Sarı saçlı mavi gözlü
Bakar Mustafa Kemalce
Fikret der bu millet yaman
Hele gelsin bir o zaman
Nice binlerce kahraman
Çıkar Mustafa Kemalce
Erenlerin divanında aşk ile
Muhabbet harcını karmaya geldik
İnsanı kâmilden aldık haberi
Kim iyi kim kötü sormaya geldik
Derviş kuşağını doladık bele
Umut türküsünü yükledik tele
İnsanlık aşkıyla verip ele ele
Dostun yarasını sarmaya geldik
Her satırda gizli elbet bu mana
Kalmasın kavlimiz ahdi âmâna
Ölümsüz mekâna sonsuz zamana
Aşkın saatini kurmaya geldik
Fikret der ki haklıları kayırıp
Tellal edip dört bir yana duyurup
Sabır süzgecinden çekip ayırıp
Bulup kılı kırka yarmaya geldik
KOR DÜŞTÜ
Bir türlü dinmiyor gönlümün yası
Ne kadar yalvarsan olmaz faydası
Başımda dönüyor eski sevdası
Her andıkça yüreğime kor düştü
Sevda kitabını açtım okudum
Aşkımızı kilimlere dokudum
Garip kalmış bülbül gibi şakıdım
Talihime figan ile zar düştü
Çok dilek diledim kabul olmadı
Bir gün olur hak yerini bulmadı
Yalvardım Mevla’ya çilem dolmadı
Genç yaşımda saçlarıma kar düştü
Madem baştan belli idi niyetin
Ayrılığın derdi ölümden çetin
En sonunda bu kısmetsiz Fikret’in
Kaderine bir vefasız yar düştü
Gönül incitmezdi hatır yıkmazdı
Gerçeğe bir zaman karşı çıkmadı
Hiçbir kula ayrı gayrı bakmazdı
Barışa dönüktü yönü Veysel’in
Sözünde görmedi asla sakınca
Tabiat saklıydı her an bakınca
Atamıza içli ağıt yakınca
Duyuldu dünyaya ünü Veysel’in
Sanat dünyasına karışmasıyla
Bütün insanlıkla barışmasıyla
Sıvas’ta âşıklar yarışmasıyla
Bir anda açıldı önü Veysel’in
Niceler sözünden alırdı payı
Dalmadan geçerdi ırmağı çayı
Gönül gözü ile gördü Dünyayı
Asla kararmadı günü Veysel’in
İnsana güvendi her bir selamı
Nasihat verirdi her bir kelamı
Elinde bastonla gezdi âlemi
Yarına çıkardı dünü Veysel’in
Türküler söyledi şiirler yazdı
Olanca serveti söz ile sazdı
Her canı severdi ırk ayırmazdı
Kimseye olmadı kini Veysel’in
……. Fikret der ki bal akardı virdinden
Hile gelmez âşıkların merdinden
Şikâyet etmezdi hiçbir derdinden
Yarına umuttu dünü Veysel’in
KÜFÜR SAYAR
Doğru sözü küfür sayar
Eğri söze bel bağlayan
Sır verirsen ele yayar
Kör şeytana el bağlayan
El davulu çala çala
Zehir katar tatlı bala
Öğüt versen gelmez yola
Kör cahile dil bağlayan
Türlü hayallere dalar
Öç öğün avucun yalar
Şeytanın sazını çalar
Sarp kayaya tel bağlayan
Fikret günü yıla ekler
Üç gün yaşar kelebekler
Ömür boyu bahar bekler
Kuru dala gül bağlayan
Yazının DevamıNe gerek var nazlım bu kadar naza
Seni sevdiğimin farkında mısın
Geldim eşiğine durdum niyaza
Seni sevdiğimin farkında mısın
Bunca sevgimizi hiçe saymadan
Sırımızı yadellere yaymadan
Aşkımızı hiç kimseler duymadan
Seni sevdiğimin farkında mısın
Arada hatırla o tenha yeri
Ben asla konuşmam ileri geri
Aklımız ereli küçükten beri
Seni sevdiğimin farkında mısın
Sensizliğe zor dayanır bu yürek
Bizde eller gibi murada erek
Alem duysun gizlemeye ne gerek
Seni sevdiğimin farkında mısın
Girmesin araya bir kara kedi
Benim için kimler sana ne dedi
Fikretin yari ol ezel ebedi
Seni sevdiğimin farkında mısın
Sekiz milyar insana yeterde artar dünya
Dilerim gerçek olur gördüğümüz bu rüya
Haset nefret kin kibir insana zarar güya
Cömertlik ve hoş görü gönüllere dolmalı
Şiarımız dünyada sevgi barış olmalı
Gönül umman gibidir girmesini bilene
Kemde güzel görünür görmesini bilene
Menzilin sonu hoştur ermesini bilene
Cömertlik ve hoş görü gönüllere dolmalı
Şiarımız dünyada sevgi barış olmalı
Sarılırız can cana beraber her zeminde
Her can eşit sayılır muhabbetin deminde
Eğrilere yer olmaz erenlerim ceminde
Cömertlik ve hoş görü gönüllere dolmalı
Şiarımız dünyada sevgi barış olmalı
Coşkun seller misali kalp den kalbe akarız
Bilimin ışığını gece gündüz yakarız
Yetmiş iki millete aynı gözle bakarız
Cömertlik ve hoş görü gönüllere dolmalı
Şiarımız dünyada sevgi barış olmalı
Nefsini ıslah eyle yaratanın aşkına
Eğer insanım dersen kol kanat ger düşküne
Elinden geldiğince yardım eyle düşküne
Cömertlik ve hoş görü gönüllere dolmalı
Şiarımız dünyada sevgi barış olmalı
Sakın elden bırakma özveri tevazuyu
İnsanları sevmektir insanın güzel huyu
Bulandırma ne olur akan bu duru suyu
Cömertlik ve hoş görü gönüllere dolmalı
Şiarımız dünyada sevgi barış olmalı
Yazının Devamı
Söyle küskün müsün nazlı cananım
Bir kere halimi sorsan olmaz mı?
Yüreğim yaralı akıyor kanım
Açtığın yarayı sarsan olmaz mı?
Bu sevdayı sardın benim başıma
Zehir kattın ekmeğime aşıma
Bir tenhada çıkıversen karşıma
Kolların boynuma sarsan olmaz mı?
Alların üstüne kara bağlama
Pişman olup yüreğini dağlama
Ben ölürsem ardım sıra ağlama
Verdiğin ikrarda dursan olmaz mı?
Beni böyle perperişan koyupda
Sensiz benim saniyem kayıp da
Arada fikreti hatırlayıpda
Verdiğin ikrarda dursan olmaz mı?
Yazının DevamıHer aşık kendine aşık demesin
Aşkın kitabını yazan aşıktır
Helalden söz edip haram yemesin
Haksızı taşlayıp kızan aşıktır
Her saniye vicdanını yoklayıp
Ekmeğine karıp terin koklayıp
Göz yaşını yüreğinde saklayıp
Katreden umma sızan aşıktır
Özünden sözünden ayrı kalmadan
Yetimin yoksulun hakkın çalmadan
Ömür boyu usanmadan yılmadan
İnsanlık yolunda tozan aşıktır
Fikret yolum elbet bilimce fence
Ozanlar hep böyle olmalı bence
Nefsini öldürüp ölmeden önce
Kendi mezarını kazan aşıktır
Yazının DevamıAsla mervanın dölünü
Kendimize güldürmeyiz
Has bahçenin has gülünü
Biz cahile yoldurmayız
Kibirin tek zerresinden
Hal bilmezin deresinden
Namertlerin çeşmesinden
Kabımızı doldurmayız
Sevgi ummanına daldık
Akıp bendimize dolduk
Kamillere dâhil olduk
Boş laflara aldırmayız
Kâbe saydık dört bir yanı
Özden sevdik her insanı
Hakkın yarattığı canı
Hak adına öldürmeyiz
Döktük alın terimizi
Eğdirmedik serimizi
Fikret der ki sırımızı
Namertlere bildirmeyiz
Yazının DevamıBu ne acayip bir devran
Döner durur başımızda
Bizi gözler böyle her an
Genç ihtiyar yaşımızda
Seneler kesat senenden
Hiç dönmüyor bunca giden
Anlamadım bilmem neden
Ağımı var aşımızda
Kimse kimseyi aramaz
Hasta halini soramaz
Gün gelir işe yaramaz
Dolumuzda boşumuzda
Kimler demiş kimler duymuş
Kimi de zamana uymuş
Fikret der ki sefil baykuş
Öter mezar mezar taşımızda
Yazının DevamıKapılmışız hayaline düşüne
Takılmışız bir ömürün peşine
Akıl ermez bu dünyanın işine
Kimi meyhanede kimi mescitte
Kimisi libasa şala bürünür
Kimisi ekmeğe ekmek dürünür
Kimi yılan gibi yerde sürünün
Kimi Şam da gezer kimi de Hint’te
Kimisi göz dikmiş yıldıza aya
Kimi sessiz yatar girmiş hizaya
Kimisi el atmış göğe fezaya
Kimi yer altında kimi bin fitte
Kimisi yok yere Fikret’e çatar
Kimi dükkân açmış matahın satar
Kimi suçsuz yere yıllarca yatar
Kimisi kürektir kimi tecritte
Yazının DevamıPerişan halimden bir gün bilmedi
Mendiliyle gözyaşımı silmedi
Umut verdi ama ardı gelmedi
Bağımda gülümü der diyemedi
Nolurdu değseydi elime eli
Sevdasına düşer olurdum deli
Belli bir kötüden yanmıştı dili
Benimle murada er diyemedi
Dedim madem böyle geldik yan yana
Sevişelim sarılalım can cana
Taradı zülfünü döktü gerdana
Sırma saçlarımı ör diyemedi
Fikret in gözüne indi bir perde
Beni görür görmez düşürdü derde
Sarılıp boynuma bir tenha yerde
Gel yaklaş koynuma gir diyemedi
İnsana gerekli insanın hası
Lütfedip yanına varıldığında
Gönüllere muhabbetin sofrası
Sohbete doyulmaz kurulduğunda
İnsan sevdiğinden hilemi sezer
Seven sevdiğiyle beraber gezer
Cennetin bağına girmişe benzer
Yârin hanesine varıldığında
Canlar niyaz saf olur elbet
Rakipler duyarsa laf olur elbet
Sevenin günahı af olur elbet
Kollar sevdiğine sarıldığında
Fikret kaderine sitemin nedir
Girmeyi bilene gönül kabedir
Kurşun yarasından tehlikelidir
Kişi kem söz ile vurulduğunda
Yazının Devamı
Bir hışımla yükseklerden çağlayıp
Neden deli deli akarsın pınar
Âşıkların yüreğini dağlayıp
Kereme döndürüp yakarsın pınar
Hiç değer vermedin halden anlara
Ezelden sevdaya susayanlara
Sana hayran kalan nice canlara
Can alıcı gözle bakarsın pınar
Gönül şehrim yıkık ören misali
Yağdın estin tozdun boran misali
Seni seven kalbi viran misali
Neden acımadan yıkarsın pınar
Sevdan kolay kolay gitmez serimden
Kokun ölmedikçe çıkmaz terimden
Kılcal damarımdan iliklerimden
Canımı cımbızla sökersin pınar
Kurudu dudağım geldim yanına
Bir buse ver şifa gelsin canıma
Muhannetlik yakışır mı şanına
Doyulmaz tadın var şekersin pınar
Bu gönlüm şad olsun bir umut ver de
Perişan halimi gözünle gör de
Biçare fikreti gördüğün yerde
Neden hatırını yıkarsın pınar
Yazının Devamı
Bülbüllerden habersizce
Güllere yazdım adını
Duyulsun diyerek tezce
Dillere yazdım adını
Selamım sana hediye
Alınca sormadın niye
Kokunu getirsin diye
Yellere yazdım adını
Hüzünde kederde gamda
Sırası gelmişken tamda
Perde perde bağlamamda
Tellere yazdım adını
Fikret ağlayıp güldükçe
Sevenler kıymet bildikçe
Kerem aklıma geldikçe
Küllere yazdım adını
26/ 12/ 2022
Yazının Devamı
Anadolu bozkırında
Geze geze usandım ben
Yoksulluğun denizinde
Yüze yüze usandım ben
Dertlerim indi derine
Yoksulluk çöktü serime
Çilemi gam defterime
Yaza yaza usandım ben
Boşa geçirdim ömrümü
Gören var mı güldüğümü
Yoksulluğun düğümünü
Çöze çöze usandım ben
Fikret der ki düştüm dara
Talihim bahtımdan kara
Hayırsız sahte dostlara
Kıza kıza usandım ben
Yazının Devamı
Çile mihnet dert içinde yüzüyor
Yoksula garibe fakire yazıktır
Yoğurdu üflüyor suyu süzüyor
Yediği lokması kuru azıktır
Her seçimde kürsülerden gürleyip
Sülaleyi mumya gibi sırlayıp
Tüyü bitmedik yetimleri horlayıp
Hakkını çalanın sütü bozuktur
Bizi her zam çarkında ezdiren
Ekmek için diyar diyar gezdiren
Bu milleti hayatından bezdiren
Vatandaşa attığınız kazıktır
Günümüz ayımız yılımız yaslı
Çıkarla menfaat bu işin aslı
Vicdanlar taşlaşmış yürekler paslı
Fikret bu beylere bundan Kızık’tır
Yazının Devamı
Derdimi deftere yazmak istedim
Kâğıt isyan etti kalem ağladı
Kara kaderimi bozmak istedim
Dilimden dökülen kelam ağladı
Gülistan bezettim bülbül ötemdi
Şansım bana küstü yaver gitmedi
Yâre nağme yazdım kabul etmedi
Mektup geri geldi selam ağladı
Fikret pişman olup dönecek derken
Bir lokma ekmeği beraber yerken
O hayırsız çektiğime gülerken
Talihim yan çizdi çilem ağladı
Yazının Devamı
Gün olur düşersen dara
Halden bilen bir dost ara
Temeli çürük duvara
Taş koyma emeğin boşa
Fayda vermez bunca çaba
Çektiğin her çile caba
Kalaysız bakır bir kaba
Aş koyma emeğin boşa
Candan dostu bas bağrına
Kulak tıkama çağrıma
Halden bilmeyen uğruna
Baş koyma emeğin boşa
Bak bu Fikret in sözüne
Ateş düşürme özüne
Ağlayıp iki gözüne
Yaş koyma emeğin boşa
Yazının Devamı
Ne bir murat aldım ne de gün gördüm
Ne gönlüm şad oldu ne sefa sürdüm
Ben kendi başıma çorabı ördüm
Adımı dillere yaymayın nolur
Ben bu dertten ölür isem kazara
Eşe dosta geldi deyin nazara
Götürün böylece koyun mezara
Üstümden elbisem soymayın nolur
Yarım kaldı bu dünyada muradım
Halden bilen sadık bir dost aradım
Bir garip haydarım söylenir adım
Beni öldü diye saymayın nolur
Yazının Devamı
Kader talih çile sözü bir etti
Çöktüler üstüme çarem kesildi
Kahırlı sözleri cana kar etti
Çöktüler üstüme çarem kesildi
Bir tuttu ellerimi bağladı
Biri tuttu dillerimi bağladı
Biri tuttu kollarımı bağladı
Çöktüler üstüme çarem kesildi
Siteme başladı damarım kandan
Kesildi imkânım bıktım bu candan
Karabasan gibi üçü bir yandan
Çöktüler üstüme çarem kesildi
Fikret im derdimi dökemiyorum
Kimseye boynumu bükemiyorum
Takatim kalmadı çekemiyorum
Çöktüler üstüme çarem kesildi
Yazının Devamı
Ey sevgili nazlı cana
Sevmesini öğren de gel
Sıkı sıkı sarıl bana
Sevmesini öğren de gel
Dersini al bir sevenden
Hep uzak dur sevmeyenden
Gel güzelim kaçma benden
Sevmesini öğren
Daha toysun acemisin
Acep kimden aldın esin
Büllere benzer sesin
Daha toysun acemisin
Fikret bekler zamanını
Sav başından dumanını
Oku aşkın romanını
Sevmesini öğren de gel
Yazının Devamı
Kara düşüncenin karanlığını
Aydınlatan sevgi saygı hoşgörü
Köhne cehaletin viranlığını
Aydınlatan sevgi saygı hoşgörü
Sevgi lokmasını canlarla yiyen
Bir harf öğretene köleyim diyen
Bilim ışığını dünyaya yayan
Aydınlatan sevgi saygı hoşgörü
Hakkı hakikati gerçek bilerek
İnsanın yüzüne daim gülerek
Kara cehaleti kökten silerek
Aydınlatan sevgi saygı hoşgörü
Marifeti gergef gibi işleyen
Yarınları özlem ile düşleyen
Gönüllere özgürlüğü aşlayan
Aydınlatan sevgi saygı hoşgörü
Sürüp geldi erenlerin izini
Doğruluktan ayırmadı gözünü
İnsan-ı kâmilin gerçek özünü
Aydınlatan sevgi saygı hoşgörü
Fikret der okursan âlim olursun
Noktadan virgülden hisse alırsın
Her ne arar isen onda bulursun
Aydınlatan sevgi saygı hoşgörü
Yazının Devamı
Kerkenez serçeden dersini almış
Yarasa geceden uyumuş kalmış
Pire koca fili sırtına almış
Of demeden Kaf dağına götürmüş
Kaplumbağa ekvatora varınca
Nerde benim evim diye sorunca
Koca gergedanı iki karınca
İki dakikada yemiş bitirmiş
Erkek deve altı bortlak bortlamış
Mesli memiş mezarında hortlamış
Kanarya kartalı almış sırtlamış
Okyanusun ortasına batırmış
Hurilerle iş pişirdi huriye
Ere kaçmış seksen beşlik dürüye
Kurtlar çoban olmuş sanal sürüye
Koyunları bir argaca yatırmış
Deli derviş bir ses duymuş derinden
Şeytan bıkmış perilerin şerrinden
Yaşlı Yasin kalkamazken yerinden
Erciyes’in zirvesine oturmuş
Fikret derki bu şiir bir martaval
Maymun ispinoza veriyor maval
Mandalar dallarda çalarken kaval
Meğerse doğuran yavru katırmış
Yazının DevamıHatası var ise yüzüne söyler
Dost dostun ardından atmaz bilesin
Muhabbet insanı kem sözü neyler
Kelamına yalan katmaz bilesin
Gönlü boldur hem yetinir az ile
Aklının ucundan hiç geçmez hile
Bütün sermayesi kar olsa bile
Her pazarda matah satmaz bilesin
Âlim in halinden cahil ne anlar
Sevgiyi taç eden ne güzel canlar
Olgunluğa eren kâmil insanlar
İnsan kaşını çatmaz bilesin
Kimseye benzemez fikre tin huyu
Asla bulandırmaz akan bir suyu
Mert uykusuz kalsa geceler boyu
Namert döşeğinde yatmaz bilesin
Yazının Devamı
Edep erkân yol eyleriz
Kimseye yok minnetimiz
Muhabbeti bal eyleriz
Dünya olur cennetimiz
Biz insanız diye diye diye
Bağlandık aşka sevgiye
Hor bakmayız hiç kimseye
İnsan sevmek sünnetimiz
Ne uzakta ne yakında
Sevgimiz aşina kında
Erenlerin dergâhında
Elbet vardır hizmetimiz
Fikret der ki sözüm size
Kini koyman kalbinize
Şükür eylen rabbinize
Her bir dane nimetimiz
Yazının Devamı
Hiçbir şey dünyada baki değildir
Böyle gitmez devran döner zamanla
Garipleri giydir yoksul sevindir
Başındaki boran diner zamanla
Ne kadar yaşasan o sana kardır
Kalbi fesatlara bu dünya dardır
Her işin bir sonu bir başı vardır
Yanan ateş bir gün söner zamanla
Sevene uzaklar olurmuş yakın
Daima vakurca tavrını takın
Kanadım var diye güvenme sakın
Yüksek uçan yâre iner zamanla
Fikret der ki hatır gönül yıkanlar
Servete aldanıp yoldan çıkanlar
İnsanlara tepelerden bakanlar
Bir gün cansız ata biner zamanla
Yazının Devamı
Aşkına yandığım nazlı cananım
Nolur gül yüzünü benden gizleme
Ben sana küçükten sevdalananım
Yüreğimi ateşlerde közleme
Bilen var mı bu sevdanın gizini
Pişman olup dövüyorsa dizini
Yıllar oldu bulamadım izini
Yürek mi dayanır böyle özleme
Gözümden gitmiyor biran hayali
Deli oldum haberini duyalı
Beni böyle per perişan koyalı
Kendin ettin kendin buldun sızlama
Meğer ne zorumuş bu aşkın derdi
Ne bir haber saldı ne bir söz verdi
Fikret derki yaralarım baş verdi
Birde sen vurup da bari yüzleme
Yazının Devamı
Dokunmayın bana yüreğim yanık
Kimsede yok bu derdimin dermanı
Aşkın divanına olmuşum sanık
Boynumda asılı idam fermanı
Bir sevdiğim vardı o da terk etti
Olanca umudum böylece yitti
Çok emekler çektim hep boşa gitti
Savurmadan yele verdim harmanı
Gün görmedim senesinden yılından
Az çekmedim acı tatlı dilinden
Doladı ipini keçi kılından
Felek her gün eğiriyor kirmanı
Kar yağdırdın bu Fikret’in dağına
Ateş attın yüreğimin yağına
Bir fidan ekmedin umut bağıma
Yaktın gittin içimdeki ormanı
Yazının Devamı
Güzel olan güzel satar çalımı
Gece gündüz bekler yârin yolunu
Sevdi diye kanadımı kolumu
Yedi yerden kırsalar da gam yemem
Ayrılık derdine bulunmaz çare
Sarar yüreğimi gam pare pare
Doya doya sarılaydım o yâre
Diyar diyar sürseler de gam yemem
Sevda mektebinde çok yaptım deney
İfademi anlatayım peyderpey
Güzel sevmek suç olduysa hâkim bey
Müebbetti verseler de gam yemem
Yüzünde gamzesi gerdanda beni
Dünyalara değişemem ben seni
Al yatır koynuna Fikret Dikmen’i
Sabahına vursalar da gam yemem
Yazının Devamı
Göğü deldik oksijeni bitirdik
Aval aval bakıyoruz arsızca
Elimizle sonumuzu getirdik
Bir meçhule akıyoruz arsızca
Çok istedik gidemedik efese
Yorgun düştük kaldık nefes nefese
Bülbülleri koyduk telli kafese
Karga gibi şakıyoruz arsızca
Ne cetvel tanıdık ne de üçgeni
Çizgilerle dair böldük ekseni
Kenara bıraktık ilimi fen i
Tommıks teksas okuyoruz arsızca
Böyle yaratığa denir mi insan
Yeşile hunharca kıyar mı insan
Bu nasıl bir ahlak bu nasıl vicdan
Ormanları yakıyoruz arsızca
Fikret der ki yılan gibi sürünüp
Şeytan ama insan gibi görünüp
Hayasızca her kisveye bürünüp
Boynumuza takıyoruz arsızca
Yazının Devamı
Kapılmışız hayaline düşüne
Takılmışız bir ömürün peşine
Akıl ermez bu dünyanın işine
Kimi meyhanede kimi mescitte
Kimisi libasa şala bürünür
Kimisi ekmeğe ekmek dürünür
Kimi yılan gibi yerde sürünür
Kimi Şam da gezer kimi de Hint’te
Kimisi göz dikmiş yıldıza aya
Kimi sessiz yatar girmiş hizaya
Kimisi el atmış göğe fezaya
Kimi yer altında kimi bin fitte
Kimisi yok yere Fikret’e çatar
Kimi dükkân açmış matahın satar
Kimi suçsuz yere yıllarca yatar
Kimisi kürektir kimi tecritte
Yazının DevamıBu evren içinde dostça yaşardık
Haksızlığa karşı durabilseydik
Dağları devirir beller aşardık
Eşitçe bir düzen kurabilseydik
Beyazın yerini almazdı kara
Vicdanın önünü kesmezdi para
Sevgiyle bakardık tüm insanlara
Nefsimize kilit vurabilseydik
İnsanlık bu kadar dibe vurmazdı
Dost dostun yoluna tuzak kurmazdı
Cahiller âlime karşı durmazdı
Zulmün zincirini kırabilseydik
Göğe darılmazdı bulutlarımız
Mayınla dolmazdı hudutlarımız
Askıda kalmazdı umutlarımız
Sevgi diyarına varabilseydik
Düşünüp çalışıp aklı selimle
Elin oğlu aya çıktı bilimle
İnceleyip araştırıp ilimle
Keşke kılı kırka yarabilseydik
Çağlayıp coşsaydı akarsuyumuz
Değişmezdi ahlakımız huyumuz
Yolumuza kazılmazdı kuyumuz
Umudun harcını karabilseydik
Fikret der ki kim ne bulmuş şerlikte
Kurtulmamız düzenlikte dirlikte
Neşter vurup beraberce birlikte
Kanayan yarayı sarabilseydik.
Yazının Devamı