Bir hışımla yükseklerden çağlayıp
Neden deli deli akarsın pınar
Âşıkların yüreğini dağlayıp
Kereme döndürüp yakarsın pınar
Hiç değer vermedin halden anlara
Ezelden sevdaya susayanlara
Sana hayran kalan nice canlara
Can alıcı gözle bakarsın pınar
Gönül şehrim yıkık ören misali
Yağdın estin tozdun boran misali
Seni seven kalbi viran misali
Neden acımadan yıkarsın pınar
Sevdan kolay kolay gitmez serimden
Kokun ölmedikçe çıkmaz terimden
Kılcal damarımdan iliklerimden
Canımı cımbızla sökersin pınar
Kurudu dudağım geldim yanına
Bir buse ver şifa gelsin canıma
Muhannetlik yakışır mı şanına
Doyulmaz tadın var şekersin pınar
Bu gönlüm şad olsun bir umut ver de
Perişan halimi gözünle gör de
Biçare fikreti gördüğün yerde
Neden hatırını yıkarsın pınar
Yola giden yolcu gardaş
Yola vefasızlık etme
Yeşile açarak savaş
Dala vefasızlık etme
Cahilin sözüne uyup
Kültürüne etme ayıp
Arıları hiçe sayıp
Bala vefasızlık etme
Eş olma aklı şaşkına
Sen yardım eyle düşküne
Ulu yaradan aşkına
Kula vefasızlık etme
Her dakika her saniye
Bilmem bu inadın niye
Bir dikenli çalı diye
Güle vefasızlık etme
Düşün hemen verme karar
İkilikten gelir zarar
El emeği göz nuru var
Çula vefasızlık etme
Fikret nasıl edeceksin
Malı mülkü nideceksin
Üzerinde gideceksin
Sala vefasızlık etme
Bağlamaya kelepçeler takmayın
Saçma sapan türküleri yakmayın
Hatır kırıp gönülleri yıkamayın
Perde çekmen gözünüze âşıklar
Eğer ki yeriniz yer değil ise
Yüzünü sürdüğün pir değil ise
Özünüz sözünüz bir değil ise
Kimse düşmez izinize âşıklar
Kâmilim diyenler sözünü bilse
Gündüzler gecenin izini silse
Yediğiniz lokma helal değilse
Bir gün durur dizinize âşıklar
Fikret der zalime rakip değilsen
Boşa yara sarma tabip değilsen
Ele dile bele sahip değilsen
Tükürürler yüzünüze âşıklar
Bu dünyada insanoğlu var mıydı?
Âdem baba ile Havva gelmeden
Hiç kimsenin bilmediği sır mıydı?
Habil’le kabile dava gelmeden
Gün güne eklenir hafta ay olur
Hak lokması cümle cana pay olur
Boşa gider emeklerin zay olur
Demir dövülür mü tava gelmeden
Fikret der ki her can buna alışmaz
Mantık yürümeden fikir oluşmaz
Aklı yitik gezer zekâ çalışmaz
İnsanın beynine cıva gelmeden
Güzel olan güzel satar çalımı
Gece gündüz bekler yârin yolunu
Sevdi diye kanadımı kolumu
Yedi yerden kırsalar da gam yemem
Ayrılık derdine bulunmaz çare
Sarar yüreğimi gam pare pare
Doya doya sarılaydım o yâre
Diyar diyar sürseler de gam yemem
Sevda mektebinde çok yaptım deney
İfademi anlatayım peyderpey
Güzel sevmek suç olduysa hâkim bey
Müebbetti verseler de gam yemem
Yüzünde gamzesi gerdanda beni
Dünyalara değişemem ben seni
Al yatır koynuna Fikret dikmeni
Sabahına vursalar da gam yemem
Menzili iyi seç hedefi gözet
Gitmek ister isen yol çesit çeşit
Sevgi bahçesini çiçekle bezet
Koklamak istersen gül çeşit çeşit
Kalbini arındır şüpheden şekten
Ele kusurunu ince elekten
Arı nektar toplar bin bir çiçekten
Derde derman olan bal çeşit çeşit
Gerçek arif olan kul hakkı yemez
Erenler sırına kimseye demez
Hiç birisi birsine benzemez
Yaradan yaratmış kul çeşit çeşit
İnsanın ziyası dışına vurur
Bilgelerde olmaz kibirle gurur
İlkbahar gelince çiçeğe durur
Meyveye dönüşür dal çeşit çeşit
Fikret im bir kula kazmadım kuyu
Onurla yaşadım bir ömür boyu
Kimseye benzemez kimsenin huyu
Hareket davranış hal çeşit çesit.