Arz edeyim sana hallerim nice
Bizi elinen bir tutma vekil bey
Gözlüğün üstünden bakıp öylece
Nolur kaşlarını çatma vekil bey
Bu koltuk edebi kalır belleme
Çok çabucak geçer inan beş sene
Bugün çok işim var yarın gel deme
Nolur beni baştan atma vekil bey
Unutma sen eşin ile dostunu
Biran önce doldurup da testini
Nasıl olsa attım deyip postunu
Yan gelip meclis de yatma vekil bey
Gerçek arıyorsan Atatürkçü yol
Olur olmaz şeye konuşma bol bol
Kolla vatanını milliyetçi ol
Yurdu yabancıya satma vekil bey
Seçimden seçime gelme köylere
Meclis den göz dikme bizim reylere
Köyde ağa şehirdeki beylere
Onlarla bizi bir tutma vekil bey
Kendimize vekil ettik biz seni
Ankara’ya nakil ettik biz seni
Bilmem nerden akıl ettik biz seni
Sakın bizi sen unutma vekil bey
Bu dünyada insanoğlu var mıydı?
Âdem baba ile Havva gelmeden
Hiç kimsenin bilmediği sır mıydı?
Habil’le kabile dava gelmeden
Gün güne eklenir hafta ay olur
Hak lokması cümle cana pay olur
Boşa gider emeklerin zay olur
Demir dövülür mü tava gelmeden
Fikret der ki her can buna alışmaz
Mantık yürümeden fikir oluşmaz
Aklı yitik gezer zekâ çalışmaz
İnsanın beynine cıva gelmeden
Güzel olan güzel satar çalımı
Gece gündüz bekler yârin yolunu
Sevdi diye kanadımı kolumu
Yedi yerden kırsalar da gam yemem
Ayrılık derdine bulunmaz çare
Sarar yüreğimi gam pare pare
Doya doya sarılaydım o yâre
Diyar diyar sürseler de gam yemem
Sevda mektebinde çok yaptım deney
İfademi anlatayım peyderpey
Güzel sevmek suç olduysa hâkim bey
Müebbetti verseler de gam yemem
Yüzünde gamzesi gerdanda beni
Dünyalara değişemem ben seni
Al yatır koynuna Fikret dikmeni
Sabahına vursalar da gam yemem
Menzili iyi seç hedefi gözet
Gitmek ister isen yol çesit çeşit
Sevgi bahçesini çiçekle bezet
Koklamak istersen gül çeşit çeşit
Kalbini arındır şüpheden şekten
Ele kusurunu ince elekten
Arı nektar toplar bin bir çiçekten
Derde derman olan bal çeşit çeşit
Gerçek arif olan kul hakkı yemez
Erenler sırına kimseye demez
Hiç birisi birsine benzemez
Yaradan yaratmış kul çeşit çeşit
İnsanın ziyası dışına vurur
Bilgelerde olmaz kibirle gurur
İlkbahar gelince çiçeğe durur
Meyveye dönüşür dal çeşit çeşit
Fikret im bir kula kazmadım kuyu
Onurla yaşadım bir ömür boyu
Kimseye benzemez kimsenin huyu
Hareket davranış hal çeşit çesit.
Bir türlü işine aklım ermiyor
Yanımda gezerken göremediğim
Şimdi bana küsmüş selam vermiyor
Gizli sırlarına eremediğim
El atıp tuttuğum dalımdın benim
Sevda peteğimde balımdın benim
Daha yeni açmış gülümdün benim
Bir türlü elimle deremediğim
Yaradan özenmiş özel yaratmış
Mayasına şeker ile bal katmış
Saçlarını yadellere taratmış
Teli kopar diye taramadığım
Fikret’im dünyadan candan beziyor
O yarin hasreti bağrım eziyor
Bana nispet ellerinen geziyor
Koynunda yatıp da saramadığım
Bir kul iken neden kula kul olduk
Her gelen çiğnedi tozlu yol olduk
Altına benzerdik şimdi pul olduk
Başa bela yoksulluğun elinden
Asker olduk alaylara katıldık
Ağalara aylıkçılar tutulduk
Köle olduk diyar diyar satılık
Başa bela yoksulluğun elinden
Irgat olduk yıllar yılı çalıştık
Kader gibi fakirliğe alıştık
Çile minnet dert seline karıştık
Başa bela yoksulluğun elinden
Suçumuz neydi nettik neyledik
Bildiğimiz neyse onu söyledik
Ekmeği ekmeğe katık eyledik
Başa bela yoksulluğun elinden
Hep bizi mi buldu çile meşakkat
Gün güne artıyor derdimiz kat kat
Bize zindan oldu çekilmez hayat
Başa bela yoksulluğun elinden
Bir gün tok yaşarsak bir gün açız
İnsanın değeri ucuz mu ucuz
Emek icradadır canımız haciz
Başa bela yoksulluğun elinden
Uyan Fikret aç gözünü beri bak
Yarınlar bugünden olacaktır ak
Ağaya patrona olmuşuz uşak
Başa bela yoksulluğun elinden