GAZETECİLER
GÖRDÜKLERİNİ, DÜŞÜNDÜKLERİNİ, BİLDİKLERİNİ
SAMİMİYETLE YAZMALIDIRLAR
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Edebiyat, Kültür, Sanat ve Farkındalık
TC Tülay Danış
Daha önceki yazılarımda Aksaray’ın il olmasının ardından Aksaray-Niğde sınırındaki Bekârlar ve Sofular beldelerinin ilimizden ayrılıp Aksaray iline geçişleri daha sonra da bu beldeler çevresindeki coğrafyada yer alan Narlı Göl’le ilgili ortaya gelen hukuki gelişmeler sonucunda kullanma hakkının bir bölümününün idari açıdan Aksaray iline geçmesi yaşanan kayıplar olarak hâlâ hafızalarımızda yer etmiştir.
Bu yaşananlar yetmiyor gibi şimdi de Çiftlik İlçesi Çardak Köyü’ndeki Dipsiz Kanyonu ile ilgili bir kısım çevrelerce yapılan sosyal medya paylaşımları ve tanıtım amaçlı ama algı yaratıcı bir şekilde sanki bu kanyon Aksaray’ınmış gibi mesnetsiz temelsiz ve ciddiyetten uzak haberler, açıklamalar yapılmaktadır. Hatta Aksaray-Niğde arasındaki Hasan Dağı bile bu polemiklerde yer almaya başlatıldı. Bütün bu yaşananların sebebinin ilimizin 25-30 sene önce yaşadığı kayıplar tamamıyla o günün yöneticilerinin, bir kısım siyasilerin ihmalleri, umursamaz tutumları bu tabloyu ortaya getirmiştir. Yöre halkı Çiftlik yöresindeki halkımızın ve tüm Niğde’nin bu üzücü gelişmeden sonra tedirginlik yaşamaması için hangi kurumlara ve yöneticilere, bütün siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına birlikte hareket ederek, birlikte dayanışma içerisinde olup hemen hukuki idari aksiyonlar içine girmeleri ve zaman geçmeden müdahil olup haksız talepleri susturmalılar.
DÜNYA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ GÜNÜ
ÖZGÜRLÜK, İNSANLARA DUYMAK
İSTEMEDİKLERİNİ SÖYLEME HAKKIDIR.
GEORGE OREWELL
Nazım Hikmet Şiir Edebiyat
Nurten Ak Keçeci
Gün geçmiyor ki kadın cinayetleri olmasın, cezasızlık algısı hem kadınlar için hem normal hayatın akışında magandaların, serserilerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Trafikte cinayetler, saldırılar yolda yürürken saldırıya uğrayan insanlar. En acısı güvenlik güçlerimizin büyük fedakârlıkları ile cezaevlerine tıkılan psikopatların cezaların caydırıcı olmamasından dolayı sık sık ortaya gelen infaz yasaları düzenlemeleri ile salıverilmeleri yakalanan suçluların 25-30-40 dosyası olmasına rağmen salıverilmeleri sosyal hayatı örselemektedir. İnsanlar çocuklarını okula gönderirken, okuldan alırken bütün işini gücünü bırakıp okul önlerinde beklemektedir. Böyle bir ortamda biraz da öz eleştirici olacak ama 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü ile ilgili kayıtsız kalamayız.
Gazeteci, halkın haber alma özgürlüğünün temsilcisidir, basın özgürlüğü gazetecinin özgürlüğü değil halkın haber alma özgürlüğüdür.
Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde kamuoyu aydınlatma görevi ülkemizde adeta yönlendirme görevine terk etmiştir. Bugün ülkemizde bir kısım gazete, radyo ve tv 2 buçuk elde toplanmıştır. Bu da tekelleşme demektir. Ülkemizde merkez medya büyük şehirlerde yayın yapan medya kuruluşlarının bir kısmı halkın gerçek gündemi ile ilgili hiçbir haber programı, açık oturum yapmamaktadırlar. Sabahlara kadar aynı kişiler ellerinde sopalarla sayısı onlarca olan güçlü sermaye gruplarının ekranlarında boy gösterip, futbol takımları gibi taraf tutmaktadırlar.
Bir kısım televizyonlarda kadın programları adı altında hiçbir kural tanımadan insanları rencide eden yayınlarla Türk aile yapısına da zarar vermektedirler. Bunların dışında elinde, belinde silah ile bir kısım yerli diziler magandalara kötü örnek olmaktadır. Topluma kazandırdığı hiçbir konusu olmayan yayınlara müdahale edilmeli, siyasi müdahaleler yapılabiliyorsa bu kültürümüzü, toplumumuzu bozmaya sebep olan yayınlara da gerekli cezai müeyyideler ortaya konmalıdır.
Toplumda her alanda kuralsızlık aldı başını gidiyor.
Gazetecilik mesleği kişisel ve siyasi çıkarlar için yapılmamalıdır.
Cumhuriyetimizin kuruluşunda hizmeti geçen Anadolu basınının güçlenmesi gerekir ve hepimiz Atatürk’ün “ TÜRK BASINI CUMHURİYETİN ETRAFINDA ÇELİKTEN BİR KALE OLUŞTURACAKTIR” sözünü başucumuza koymalıyız.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
M. Kemal ATATÜRK
Niğde-Aksaray il sınırlarında bulunan Bekârlar ve Sofular beldeleri ile bu coğrafyada bulunan Narlıgöl’de yaşanan idari değişiklikler 35 yıl sonra bu sefer Çiftlik İlçesi Çardak Köyü’ndeki Dipsiz Kanyonu’nda benzer senaryolar yaşanmaya başlanmıştı ki önce Niğde yerel basınında Niğde Anadolu Haber Muhabirleri Çağlar Tuncer, Aylin Kin ve Esra Körhan, Günaydın Gazetesi’nden de İsmail Çizmeci ve Murat Karakaya, Cesur Ses yaşanan tartışmalara kayıtsız kalmayarak doğru yerde doğru zamanda gazetecilik sorumluluğu ile yaşananları, gelişmeleri bütün detaylarıyla Niğde kamuoyu ile paylaşarak yetkilileri de uyararak, çalışmaları ile tartışmaya ışık tuttular.
Bunun yanı sıra Çardak Köyü Muhtarı Çardak Köyü Yardımlaşma Derneği Başkanı ile yine köy ahalisinden Selçuk Özkamal sürekli gelişen gündemi paylaşarak ortaya gelen sorunu güçlü bir aidiyet duygusuyla ayak oyunlarına dur dediler. Çiftlik İlçesi Belediye Başkanı Arif Çakıl, İl Genel Meclisi Üyesi Mustafa Kızıltan arkadaşlarıyla birlikte Dipsiz Kanyonu’nu ziyaret ederek yöre halkının yanında olduklarını ifade ettiler.
Bu arada Niğde siyasetinin istikrar abidesi duayen ismi Bünyamin Karataş’ın ziyareti, ziyaretin de ötesinde konuya önemli tespitler, teşhislerde bulunarak ilin yöneticilerine de çağrı gerçekleştirerek bir an evvel bu kanyon ve çevresinde proje çalışmalarını başlatıp suyun ve kanyonun hem sulama suyu olarak hem de turizmde önemli bir değer ortaya koyarak yatırım yapılmasına çağrıda bulundu. Kendisine bu duyarlı davranışından dolayı tebriklerimi sunuyorum.
Son yıllarda, bir kısım yaygın medyada diğer ismiyle merkez medya olarak adlandırılan televizyon ve gazetelerinde aynı merkezden yönetilen bir kısım gazeteciler ekranda sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar Trump’un seçimi, Beyaz Saray’da ne var ne yok, Ukrayna-Rusya Savaşı, Putin ne dedi ile savaş ve saldırı görüntüleri uçaklar, bombalar Lübnan’da, Suriye’deki çatışmaları ellerindeki sopalarla beş yıldızlı stüdyolarda ahkâm keserek anlatırlarken insanlarımızın, izleyicilerinin bundan ne kadar olumsuz etkilendiklerini sosyal problemler yarattığını esefle izliyoruz. Gazetecilik kimlikleri dışında yargıya taşınan bir kısım iddiaların insanların kişilik haklarını göz önüne getirmeden, pervasızca konuşmaktalar, kendilerini dokunulmaz zannetmektedirler. Bu görüntülere ve konuşmalara neden dur denilmiyor?
85 milyonun bu ülkenin başka sorunlarından ekonomi, eğitim, sağlık, işsizlik gibi her geçen gün daha da derinleşen sıkıntılarına hiç yer verilmiyor, gündemden kaçırılıyor. İki gün önce Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde işçi alımı sınavı için başvuru sayısı 18 bin 182 kişi, kadroya alınacak kişi sayısı ise sadece 41 kişi. Birileri çıkıp boş laflar edip işsizlik azalıyor diye milletin gözünü baka baka konuşmasın.
TROLLER
Hakikatle bağı kopmuş, kulağına üflenen yalanlarla sağa-sola saldıran kişilerdir. Bunların gazetecilikle meslekle hiçbir alakası yok bilgi birikimi desen hiç yok.
NİĞDE YORGUN VE ZAMAN KAYBEDİLİYOR UMARIM ÇARDAK KÖYÜ’NDEKİ DİPSİZ KANYONU’NDAKİ GELİŞMELER NİĞDE İÇİN ÖNEMLİ BİR UYARI VE TECRÜBE OLUR.
6 Şubat depreminden etkilenerek hasar gören nihayetinde eğitim ve öğretim faaliyetlerine ara veren Niğde Polis Meslek Yüksek Okulu’nda güçlendirme çalışmalarına başlandı. Bu konuda ilimiz yöneticilerine okulun tekrar eğitim- öğretime başlatılması için gecikildiği uyarısını gazeteci sorumluluğu ile bir farkındalık ortaya koyduk. Uyarılarımızı dikkate alan yöneticilere ve kurumlara teşekkür ediyoruz. Eğer ki bu okulun tadilatı 2 yıl beklenilmeden, gecikmeden gerçekleşseydi her yıl 600 öğrencinin eğitim gördüğü Niğde hem sosyal hayatında hem de ekonomisinde önemli bir eksiklik yaşamayacaktı.
İlimizde yapılan açılışlara, toplantılara koşarak giden bir kısım çevrelere sorumluluklarını hatırlamaları Niğde’nin sorunlarına da duyarlı olmalarını hassasiyet göstermelerini bekliyoruz. Bu güne kadar Çardak Köyü’nde yaşananlarla ilgili birçok çevrenin kayıtsız kaldıklarını üzüntüyle izledik.
Sorunları yaratan kafalar ile sorunlar çözülmez. Mutlaka pozitif eleştiriler yapacağız, hataları tespit edeceğiz, hataları tespit edemezsek çözümleri bulamayız. Çağdaş düşüncenin temeli dedikoduya, kıskançlığa, yalancılığa değil, eleştiriye açık olmaya dayanır. Eleştiriye karşı suçlamalarla değil; çağdaş, olumlu düşüncelerle karşılık vermeliyiz. Birbirimizi sabırla dinlemeliyiz.
Yazının Devamı
YAKLAŞIK 100 SENE ÖNCE
SÖYLENMİŞ SÖZ
GÜNÜMÜZÜ ÖZETLİYOR
JEOLOJİYİ DEPREMDEN SONRAKİ SABAH ÖĞRENİYORUZ
Ralp Walda Emerson
Dünya Uygarlıkları
Geçtiğimiz hafta İstanbul çevresinde 6.2’lik deprem ve artçılarından sonra, Kütahya Simav ile Elazığ illerinde yaşanan depremlerden hemen sonra özellikle merkez medya televizyonlarında yorum yapan uzmanlar önemli açıklamalar yaptılar. Yorumların merkezinde ise İstanbul yer aldı. İstanbul ve Türkiye 1999 depreminden beri deprem coğrafyasında yer alan ülkemizin en ciddi sorunuyla ilgili bugüne kadar alınacak tedbirler konusunda gündemde düzenli bir şekilde yer alamadı. Bunun sebebi siyaset kadrolarının bir türlü depreme dayanıklı imar çalışmalarına denetimlere ve dönüşümlere yeterince kaynak ve zaman ayırmamasından ileri gelmektedir.
6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş depreminden etkilenen iller içerisinde yer alan Niğde, Ankara’dan yapılan açıklamalarda Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi kabul edilmişti. Evini, iş yerini ağır hasarlı olduğu için terk etmek zorunda kalan insanlarımız geçen uzun bir süreye rağmen mağduriyetlerine nasıl bir katkı ve destek verileceğini öğrenememektedirler.
Avrupa Birliği Afet Fonu’ndan Türkiye’ye 6 Şubat depremine yönelik hibe desteği yapılacağı haberi gündeme gelmişti. Depremzedeler, bu destekten yararlanabilecek mi? İlin yöneticilerini açıklama yapmaya davet ediyoruz. Bir kere bile bilgilenmek adına bir toplantı yapılmamasından aranılıp sorulmamaktan kendilerini sahipsiz hissediyorlar.
İDARE MAHKEMESİ KURULACAK MI?
Bir yıl önce siyasi kadrolar Niğde’de de idare mahkemesi kurulacağını açıklamışlardı. Bu güne kadar bu konuda bir adım atıldı mı? Bir gelişme var mı? Bu açıklama gerçeğe dönüşecek mi?
Niğde’den vatandaşlar idare mahkemesinden hizmet almak için yakın tarihte Aksaray’a açılan idare mahkemesine gidip gelmek zorunda kalmaktadırlar.
Bu ve buna benzer konular, sorunlar ortada kalmış iken insanlarımızın umutlarını, beklentilerini çözmek için gelecek nesilleri de düşünerek ilimizde bir kısım odalar, bir kısım sivil toplum kuruluşları ve siyaset çevrelerinden ses yok, hizmetler konusundaki rehavet gün geçtikçe daha da artıyor kimse başını kaldırıp “Bu il nereye gidiyor?” demiyor. Ama açılışlara, toplantılara katılanların sayısı kadar Niğde’nin sorunlarına ilgi gösteren, çözüm üreten insan sayısı ortada gözükmüyor.
KÜLTÜR VE SANATTA DEV ADIM
Niğdeli devlet adamı, şair, romancı Ebubekir Hazım Tepeyran anısına her yıl düzenlenecek olan kültür ve sanat ödülleri kapsamında bu yıl ulusal çapta hikâye yarışması düzenlendi. Yarışmaya 419 katılımcı, serbest konulu hikâyeleri ile iştirak etmiş olup son başvuru tarihi 15 Nisan’da sona erdi.
Tepeyran’ın akrabası önceki Kültür Müdürü Alper Lütfi Göncü’nün girişimleri ile Niğde Valisi Cahit Çelik himayesinde düzenlenen yarışmanın, genişletilmiş seçici kurulun değerlendirmesinden sonra finale kalan eserler yazarlardan oluşan yürütme kurulunca incelenip ödüle layık görülenler ilan edilecek. 29 Mayıs 2025 tarihinde Niğde’de yapılacak törenle ödüller sahipler ile buluşacaktır.
Ebubekir Hazım Tepeyran’ın ülke ve uluslararası çapta tanıtılması amacıyla düzenlenip geleneksel hale getirilecek kültür ve sanat ödülleri her yıl farklı bir dalda sanatseverlerle buluşacaktır.
Niğde Valisi Cahit Çelik, bir açıklamasında Kemal Ümmi Mevlevihanesi’nin bakıma alınacağını ve tarihi önemine uygun bir hale getirileceğini açıkladı.
Yazının DevamıÖYLE BİR TOPLUM OLDUK Kİ
BİRBİRİMİZİ ELEŞTİRMEKTEN, YARGILAMAKTAN
SEVGİ VE SAYGIYA VAKİT BULAMIYORUZ
1995 yılından itibaren gündemde olan ama ilgisizlik, takipsizlik ve yetersizlikten dolayı Niğde ölçekli illere bile havaalanı yapılırken merhum Sağlık Bakanı Eski Milletvekili Doğan Baran’dan başka hiç kimsenin katkı vermediği, ilgilenmediği, seyirci kaldığı proje devletin tozlu raflarından inmeye mi başladı?..
Özellikle son 3 yıldır sosyal medyada Gazeteci Dursun Suna ile yaptığım röportajlarda, son 3 aydır da Niğde Anadolu Haber Gazetesi’nde sık sık dile getirdiğimiz havaalanı birkaç gündür yerel basınımızda ve sosyal medyada “Hasret Sona Eriyor”, “Özlem Sona Eriyor” açıklamaları ile gündeme taşındı. Açıklamalarda Ulaştırma ve Altyapı Bakanı ile yapılan görüşmeler sonucunda Niğde’ye havaalanı değil de Niğde Hava Kampüsü inşa edileceğini öğrenmiş bulunuyoruz.
Açılımını yapacak olursak bu projede yolcu taşımacılığı olmayacak özel jetler, eğitim uçakları, serbest iniş kalkış yapabilecek denilerek projenin ilk etapta Antalya ve Niğde için düşünüldüğü açıklandı. Yani henüz bu gelişme düşünce aşamasında.
Sayın Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Antalya Havaalanını yenilenip hizmete sunulan açılış töreninden önce yaptığı açıklamalarda yakın zamanda Yozgat iline ayrıca Gümüşhane ve Bayburt illerine ortak kullanıma sunulacak olan hava limanının yakın tarihte bitirileceğini açıkladı. Bahsi geçen havaalanları son 5 yıl içerisinde gündeme gelip gerekli resmi kararlar alınıp ihalesi gerçekleşip hizmete sunulacak noktaya geldi. Böylece Karadeniz’de de havaalanı kazanmayan il kalmamış oldu. Niğdeliler 30 yıl beklemelerine rağmen yolcu ulaşımını sağlayacak bir hava limanına kavuşamadı.
Gündem bu şekilde gelişirken, gerçekleşmeyen projelerden Niğdeli sürekli her ile verilen hizmetlerin dışına itilmiştir. Tarımda IPARD, sanayide yeterli teşvik, ulaşımda hızlı trenden yararlanmaması için adeta karar vericiler özenle Niğde’yi ve Niğdelileri çok üzmüşlerdir. Bu anlayışın çoğu çevreler tarafından hizmetlerle ilgili yapılacak, edilecek laflarına itibar etmiyorlar ve güven problemi yaşıyorlar.
İlimizdeki bir kısım odalar, bir kısım sivil toplum kuruluşları, demokratik kitle örgütleri ve siyasi kadrolar acaba yeni gelişme yaşanan havaalanı ile gündemde hiç olamayan hızlı tren konusunda açıklama yapmayı düşünüyorlar mı?
Anadolu Haber Gazetesi’nin “Eksi 18’lik Afet “ başlığı altında yer verdiği haberi göz önüne getirerek tarımdaki insanımıza sahip çıkılarak yaraları sarılacak mı?
Yazının DevamıEski Niğde, Cumhuriyetin ilanından sonra Konya’ya bağlı sancak iken il statüsüne kavuştu. Bunun akabinde ilin dört bir yanında imar faaliyetleri başladı. Devlete ait resmi kurum binaları, kütüphane, postane ve halkevi gibi binalar inşa edildi.
1932 yılında Kayseri -Ulukışla demiryolunun hizmete girmesiyle İstasyon Caddesi, şehrin giriş kapısı oldu ve ticaret hayatının kalbi burada atmaya başladı.
1941 yılında Gebere Barajı yapıldı, bu baraj Cumhuriyet tarihinin taş dolgulu ikinci barajı unvanını kazandı.
Niğde her zaman yatırım ve hizmetlerde buna özel sektör de dahil öncülük etmiş bir il konumundaydı. Bu dönemde büyüyen bir il olmuştur. Ne zaman 1954 yılında Nevşehir’in il olarak Niğde’den ayrılmasıyla şehrin gelişmesi durmuştur.
İldeki gelişmenin takipçisi Niğde mebusu Faik Soylu’nun 1945 yılındaki vefatı ile duraklama dönemi başlamış, 1950 yılından itibaren gerileme dönemine girilmiştir.
1989 yılında Aksaray’ın da Niğde’den ayrılmasıyla kabuğuna çekilen ilimiz 1992 yılında kurulan Üniversite’nin eğitim-öğretime başlamasıyla biraz hareketlenmeye neden olsa da şehir büyük projeler anlamında geri kalmıştır.
Niğde -Ankara otoyolu da güzergâh olarak teknik anlamda coğrafi bir zorunluluk olmasa idi belki Niğde dışında başka bir güzergahla kaybedilen bir proje olarak kalabilirdi.
Yazımın başlangıcında merhum vekilimiz Faik Soylu’yu geniş anlatmamızın nedeni 1929 yılında Ecemiş Çayı, Gebere Barajı ve Çamardı’daki Totari Suyu hakkında dönemin Nafiye (Bayındırlık) Bakanlığı’na ilk girişimleri yapıp vefat edinceye kadar da bunun için çalışmıştır. Kendisini saygı ve minnetle anıyorum.
Merhum Soylu’nun bu güçlü öngörüsüne rağmen şimdi Türkiye’nin Orta Anadolu’nun ve Niğde’nin bir damla suya ihtiyacı olduğu dönemde ne kadar değerli bir konunun takipçisi olduğunu herkesin bilmesini arzu ediyorum.
2000’li yılların başından itibaren Niğde’den su kaynakları konusunda bir hamle, bir girişim olmayınca hemen Nevşehir sonra Aksaray illeri DSİ’ye başvurarak bu sulardan hak talep etmişlerdir, resmi başvurularını yapmışlardır. Bu başvurular DSİ’de arzu edenler tarafından görülebilir.
Yeni illerin su talepleri büyük maliyet getireceği için proje büyüyeceği için Niğde doğru yerde, doğru zamanda hayati önemi olan kaynakları sahip çıkmayınca devletin kurumları da projenin büyüklüğü altında yeni bütçeler, yeni projeler üretememektedirler.
5-6 yıl önce uygulamaya alınan hızlı tren projelerinden yine bugüne kadar demiryoluyla tanışmayan Nevşehir, Aksaray illeri ve Orta Anadolu’nun tüm illeri hatta ilçeleri şu anda bu yatırımdan yararlanma konusunda büyük mesafeler aldılar.
93 yıldır demiryoluna sahip olan Niğde, sahipsizlik, ilgisizlik sonucunda stratejik bir önemi olan hızlı trenin de yapımında dışarıda bırakılmıştır.
Yeni Niğde’de 90’lı yılların sonunda 2000’li yılların başında hizmete alınan Polis Meslek Yüksek Okulu, 6 Şubat depreminden bu yana 2 yıldan fazla bir zamandır eğitim- öğretim faaliyetlerine devam etmemiştir.
Şehrin kültürüne, ekonomisine, sosyal hayatına önemli katkısı olan okulun geldiği nokta derin üzüntü yaratmıştır.
Bu konu birileri tarafından sahiplenilir ve takip edilirse eğitim -öğretim faaliyetinin başlanmasının ihtimali olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz.
Niğde Müzesi Teşhir Salonu 6 Şubat depreminden sonra ziyaretçileri kapatıldı. Yeni bir Müze binası yapımının 2025 yılı programında yer almadığını öğrenmiş bulunuyoruz. Müze binası 2026-27 yılı yatırım planına alınma ihtimalinin yine Ankara’dan bu konuyla ilgili takip, çaba ve verilecek mesailerle çözülebileceği öğrenildi.
Eski Niğde’de Niğde Eski Milletvekili Hüseyin Avni Göktürk 1950 yılında Çimento Fabrikası’nın kuruluşunu sağlayıp işletmeye alıncaya kadar takipçi olmuştur. Ayrıca eski Adliye binasını yaptırmıştır, yine Göktür Ailesi adına ilköğretim okulunu bağışta bulunmuşlardır; rahmet ve minnetle anıyoruz.
Üniversiteye değinmeden geçemeyeceğiz. Üniversitemizin kuruluşunda Niğdelilerin ve birçok çevrenin büyük emeği olmuştur. Ama 2000 yılından bugüne kadar emek veren insanların içinde eski Fertek Belediye Başkanı Osman Sümer’in katkısı çok büyük olmuştur. Merhum Osman Sümer, belediye başkanı iken üniversite kampus alanının ileriye dönük ihtiyacı olan önemli bir alanı Fertek Belediyesi’nden bir karar çıkarttırarak üniversiteye devretmiştir. Bunun sonucunda uzun yıllar yargıda hesap vermiştir. Ve merhum Sümer’in vefatından sonra da bu mahkemeler devam etmiştir.
Acaba rahmetli ve O’nun çocukları, Sümer Ailesi bir gün aranılıp üniversitenin mezuniyet günlerinde, eğitim- öğretime başlangıç günlerinde ve kuruluş yıldönümünde davet edilmesi uygun olmaz mıydı? Bunun adı vefa değil midir? Ki Atalarımız eskiden han, hamam, kütüphane, medrese, mektep, köprü yaptıkları zaman emeğe geçenlerin isimleri oralarda yer alırdı. Peki bu durumda Atalarımızın kültürünü biz yaşatabiliyor muyuz acaba diye sormak lazım değil midir?
Yukarıdaki tablo Niğde’nin yoksulluk, yatırım alamama, hizmet alamama nedenleri ortaya koymaktadır.
Ulaşım, kalkınma demektir, sanayi demektir, istihdam demektir. Rekabet şansı olan bir il olmak demektir. Bunlar artık Niğde için hayal olmuştur. Herkes başını iki elinin arasına aslın; bu anlayış devam edecek mi, zararın neresinden dönerseniz kazanacağımız umudunu ortaya koyacak mısınız?
Artık Niğde için yeni yatırımcı, yeni girişimci beklemek hayal…
Şehir içe dönük yapısından kurtulamaz ve bir zihniyet devrimi olmazsa Niğde’yi daha da sıkıntılı günler beklemektedir.
Merhum Niğde milletvekili Faik Soylu’nun bahsettiğimiz konulardaki hizmetlerini ifade ederken eski Kültür Müdürü Alper Göncü’ye katkılarından dolayı ayrıca teşekkür ederim.