İlimiz 9 bin yıllık kültürel ve tarihi mirasa, yeraltı ve yer üstü zenginliklere sahip olmasına rağmen bir türlü gelişmeyi ve kalkınmayı sağlayamamaktadır.
Niğdeli adeta zengin topraklarının, zengin kaynaklarının fakir bekçileri konumundadır.
Bir kısım yatırımcı kolektif ticaret anlayışını benimsememektedir. Büyük yatırım imkânı olan bir kısım çevreler ise küçük olsun benim olsun anlayışı içerisindedirler. Tarımda patates ürününün cins ve toprağa uygunluğu için gerekli olan yol gösterici rolü bulunan Patates Araştırma Enstitüsü yerel basınının ısrarlı çabaları sonucunda Niğde’ye kazandırılmıştır.
Demek ki önemli projeler kararlı insanlarla kazanılabiliyor. Kaybedilen birçok proje ise ilgisizlikten takipsizlikten kaybedilmiştir.
Yine 1980’li yılların ortalarından itibaren yükselen bir değer olarak ortaya çıkan turizm sektörünün önemi çok geç anlaşılmış, coğrafyamızdaki tarihi ve kültürel miras tanıtılmamış, değerlendirilmemiştir.
Hüdavend Hatun Anadolu Selçuklu Devleti döneminde ilk kadın validir. Böyle değerli bir kadın yöneticinin 1312-1313 yıllarında kendi türbesini Niğde’ye yaptırmış olmasıve vefat yılı olan 31 Mart 1332 yılında kendi inşa ettirdiği türbede toprağa verilmesi dikkat çekici ve Niğde tarihi için iz bırakan bir konudur.
Yaklaşık 680 yıl önce Hüdavend Hatun tarafından yönetilen Niğde,Cumhuriyetin kuruluş yıllarından bu güne kadar Ankara’ya kadın vekil gönderemeyen az sayıdaki iller arasındadır. Ülkemiz yönetimine çok değerli eğitimciler, bilim adamları, hukukçular, doktorlar, valiler, bakanlar ve kahramanlar veren Niğde’nin geri kalmış iller arasında yer alması, göçvermesi, yaklaşık 30 yıldır kabinelerde bir bakanla temsil edilmemesi düşündürücüdür.
Son birkaç haftadır Ketençimen’deki Kardan Adam Şenliği, Demirkazık Dağı’ndaki kayak sporu ile ilgili yapılan program, TRT’deki Dünya Niğdeliler Günü ile ilgili yayın tabi ki değerlidir ama bu tür şenliklerin, programların festivale dönüştürülmesi gerekir. Yani her yıl aynı tarihte daha renkli, daha çok katılımla geleneksel hale getirilmesi gerekir.
İlimizin ısrarla ve her fırsatta kongrelerde, şenliklerde, festivallerde Niğde’ye kazandırılacak yeni hizmet kurumlarında çevre düzenlemelerinde Kapadokya’da yer aldığı ortaya konmalıdırlar.
İlin acilen kapalı ve açık festival alanları, fuar alanları ile kongre merkezleri yapımına kent kimliği açısından ihtiyacı vardır. Bu tesisler kent merkezinde değil, trafiğe nefes aldıracak şekilde şehrin giriş ve çıkışlarında uygun alanlarda inşa edilmelidir.
Prof. Dr. Süheyl Ünver, Orta Anadolu Defterleri, isimli kitabının girişinde gençlerle sohbetinde “ Sizler adeta bir Selçuklu müzesi içerisindesiniz. Bu eserlerden bir taş düşerse matem tutun, biz bu vatanda onlarla varız. Bu eserlerin yalnız meraklısı değil tiryakisi olun” sözleri bugün anlayana nasihat mahiyetindedir.
ŞEHİRLERİN MİMARİ DİLİ OLMALIDIR BUNUN İÇİN DE ÖNCE ŞEHRİN KİMLİĞİ AÇISINDAN DAHA İTİNALI DAVRANILMALIDIR
Kente karşı vefa kavramı ihmal edilmemelidir. İlin ekonomik ve kültürel yönden gelişmişliğini sağlayabilmek için karanlığa kapalı, aydınlığa açık fikirler üretmek, bunu başarmak için de güçlü fikir platformları oluşturulmalıdır.
Eleştirilere karşı suçlamalarla değil çağdaş olumlu düşüncelerle karşılık vermeliyiz, birbirimizi sabırla dinlemeliyiz. Gelecekle ilgili planlama yapma alışkanlığı ortaya konmalıdır. Beş-on yılı değil kırk-elli yılı düşünerek öngörülü davranıp kalıcı hizmetler kazandırmalıyız.
Geleceğin Türkiye’sini geleceğin Niğde’sini düşünürken bilimsel metotlar kullanıp aynı zamanda bilim, sanat tarihi, mimarlık gibi çok değerli kadrolardan yararlanmalıyız.
Bunun kalıcı örneği 15-20 yıl önce Cullaz Sokak’ta ortaya konan yenileme projesi, bu proje ile yerel mimari gelecek nesillere taşınmış Niğde’nin kökleri korunmuştur.
96 YILLIK İHMAL!
HİÇBİR ŞEY YAPAMAYARAK DA,
ADALETSİZLİK YAPABİLİRSİNİZ
MARCUS ALERELCUS
Niğde Anadolu Gazetesi’nin 11 Temmuz 2025 tarihli nüshasında Niğde Belediye Başkanlığı, su kaynaklarının hızla azaldığını kentte su yönetiminin sürdürülemez hâle geldiğini açıkladı.
Bu çağrı ne kadar geç kalındığını ortaya koymaktadır, 30 senedir bilim adamları ülkemizin özellikle de İç Anadolu illerinin susuzluk ile çölleşme emarelerinin çok artacağını açıklamışlardı.
Niğde kent merkezi ile birlikte Ulukışla İlçesinde de yerel yöneticilerin susuzlukla ilgili rahatsızlarını ve ne kadar zorlandıklarını dile getirdiklerini izliyoruz.
Bu güne kadar bir su planlaması yapıldı mı? Kayaardı başta olmak üzere birçok yerde kayıt dışı su kuyuları açılırken müdahale edilmedi çünkü Niğde ilinin içme suyu ihtiyacı da Kayaardı, Amas mevkii ve bir kısım yerlerden kuyularla temin edilmektedir.
Su kullanımı hakkında belediyece yapılan açıklamada cazibeli yer çekimi ile gelen hiçbir su kaynağı bulunmadığı vurgulanıyor. Açıklamada, devamla Niğde’nin nehirden, gölden ve barajdan gelen kaynakları yok diye belirtiliyor. Bu da Niğde’de su meselesini daha kritik hale getiriyor deniliyor.
Halbuki biraz geriye dönecek olursak 4 Şubat 2025 tarihli Niğde Anadolu Haber Gazetesi’nde Niğde Milletvekili Faik Soylu Beyefendi’nin 1929 yılında o günkü bakanlığa başvurusu ile Çamardı ilçesindeki Totari ile Ecemiş Çayı’nın çok önemli ve değerli kaynaklar olduğunu bu kaynakların Misli Ovası’nın sulanmasını sağlayacağı gibi ( 1 Milyon dönüm arazi ) , mühim bir konu da bu kaynakların 1750 metre rakımda yer aldığını Misli Ovası’nın ise 1250 ile 1350 metre rakımda bulunduklarını ifade ederek dolu dolu ve yol gösterici teknik çalışmalar rakamlar vererek başvurduğu bakanlığa da ışık tutmuştur.
Merhum Milletvekili Faik Soylu’nun vefatı ile birlikte Niğde’nin birçok hayati konuları ihtiyaçları rafa kaldırılmıştır.
Gündeme taşıdığımız içme suyu ve sulama suyunu neden ilin yöneticileri ve siyasileri tarafından ( Seçilmiş atanmış, bir kısım sivil toplum kuruluşları da ) bu hayati sorun sahiplenilmeyecek mi?
Eski başbakanlardan Merhum Mesut Yılmaz’ın döneminde 1995 yılında Taşlıca ile Yeşilburç köyü arasında yapılan Yeşilburç Barajı’nın projelendirilmesi esnasında birçok defa dile getirmemize rağmen, baraj sularının içme suyu ve sulama suyu olarak değerlendirilmesi önerilerimiz kulak ardı edilmiştir.
Ecemiş Çayı’na kimse laf edemiyor, bunun nedeni acaba Adana siyasetinden çekinildiği için mi?
Bu konuyla ilgili tespitlerimi önümüzdeki günlerde köşemde detaylı bir şekilde ele alacağım.
Yazının Devamı1990’lı yıllarda Niğde’ye bağlı Sofular ve Bekârlar beldelerinin idari olarak Aksaray’a bağlanması ile önemli ekonomik, siyasi, tarihi, kültürel zenginliklerini kaybeden ilimiz yakın zamanda iddialara göre Çardak Köyü Dipsiz Kanyonu’nun komşu ildeki bir kısım kişi ve kurumlarca Ihlara ile birlikte tanıtım afiş ve broşürlerinde sanki bu çevre Aksaray ilinde gibi gösterilmesine tepki olarak öncelikle Çardak Köyü’nün sonra da Niğde yerel basınının doğru yerde doğru zamanda dayanışma içinde hareket ederek ortaya koydukları tepkiler değerleri sonuçlara ulaşarak bu ortaya gelen problem farklı boyutlara ulaşmadan küllenmiştir.
Adeta daha önceki yaşanan senaryoların tecrübesi ile yola çıkılarak güç birliği ve çabalar sonuç alınmasını sağlamıştır. Yöre sakinlerinden Selçuk Özkamal açıklamalarında kanyon ve çevresinde yapılacak öncelikli bir kısım sorunların aşılmasını şu şekilde dile getirdi. Suda kirlilik olduğunu ilerleyen aylarda kanyondaki suyun risk taşıyabileceğini söyleyerek birçok ziyaretçinin Niğde ve diğer illerden yoğun ilgisinin artarak devam ettiğini belirterek, mücadelelerine destek veren Niğde yerel basını ve bir kısım siyasilere teşekkür etti.
YENİ TEŞVİK SİSTEMİ NİĞDE’YE NE KATACAK?
Niğde Anadolu Haber Gazetesi’nde yer alan yeni teşvik yasası ile ilgili bir haber önemli bir gündem oluşturdu. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığınca uygulamaya alınan teşvik sisteminin yakın bölgemizde yer alan 6 Şubat depremlerinden etkilenen Çankırı, Bayburt, Kahramanmaraş, Hatay ve Niğde ili gibi Anadolu’da üretim çeşitliliği az olan illerde dönüşüm hedefleniyor. Uygulanacak sistemde Türkiye 6 bölge olarak gözükmektedir. Niğde 5’inci bölgede yer almaktadır. Buradan da anlaşılıyor ki yatırım, yeni istihdam alanları açısından Niğde en geri iller arasında yerine almıştır.
Daha önceki yazılarımda 6 Şubat depreminden etkilenen ve ev ve işyerleri ağır hasar gören ve bu konuda mağdur olan vatandaşlarımız GENEL HAYATA ETKİLİ AFET BÖLGESİNDE YER ALMALARINA RAĞMEN BU GÜNE KADAR KENDİLERİNİN MAĞDURİYETİNE NE TÜR BİR KATKI VERİLECEĞİ KONUSUNDA NE AYDINLATILDIKLARINI NE DE GENİŞ KATILIMLI BİR TOPLANTIYA ÇAĞIRILMADIKLARINI İFADE ETTİLER.
5 ŞUBAT ŞEHİR STADI AÇILIYOR MU?
30 yıldır bugün- yarın derken bir türlü programa alınamayan nihayet, 2021 yılında inşaat kararı alınan stadyumda sona gelindiği öğrenildi. Fakat kamuoyunda halen seyirci kapasitesinin projede 7 bin 500 kişi olarak yer alması şaşkınlıkla karşılandı. 30 yılda nüfusu 100 bini aşan yeni projeye kadar eski stadın 4 bin seyirci kapasiteli olduğundan yola çıkarak projenin 10 binleri geçen bir seyirci kapasitesi ile ortaya konması doğru olurdu deniliyor. Çevre illerle mukayese edecek olursak Karaman ili stadı 20 bin kapasiteli, Manisa Turgutlu İlçesi stadı 12 bin 500 kapasiteli, Karadeniz’de Ordu stadı 20 bin kapasiteli olarak hizmet veriyor.
GELİŞME HEDEFLERİNDE YEREL BASIN
Niğde’de yerel basın ilin gündemini oluşturmak konusunda çok büyük mesafeler kaydetti, geçmişten bugüne kadar da çok değerli konularda İl’e katkı verdiler, ama bir kısım kurum ve kuruluşlar ile yöneticiler basından gelen önemli önerilere ve eleştirilere açık değiller. Eğer demokrasi çok seslilik ise bunu da basında görmek istiyorsak eleştiri hakkına da saygılı olmak gerekir.
Niğde basını amatör bir ruhla Niğde’nin gündemine, ihtiyaçlarına, önceliklerine sahip çıkmaktadır, hassasiyet göstermektedir, aynı zamanda düşünce ve vicdan hürriyetinin önemli kalelerindendir.
Yazının Devamı
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
M. Kemal ATATÜRK
Niğde-Aksaray il sınırlarında bulunan Bekârlar ve Sofular beldeleri ile bu coğrafyada bulunan Narlıgöl’de yaşanan idari değişiklikler 35 yıl sonra bu sefer Çiftlik İlçesi Çardak Köyü’ndeki Dipsiz Kanyonu’nda benzer senaryolar yaşanmaya başlanmıştı ki önce Niğde yerel basınında Niğde Anadolu Haber Muhabirleri Çağlar Tuncer, Aylin Kin ve Esra Körhan, Günaydın Gazetesi’nden de İsmail Çizmeci ve Murat Karakaya, Cesur Ses yaşanan tartışmalara kayıtsız kalmayarak doğru yerde doğru zamanda gazetecilik sorumluluğu ile yaşananları, gelişmeleri bütün detaylarıyla Niğde kamuoyu ile paylaşarak yetkilileri de uyararak, çalışmaları ile tartışmaya ışık tuttular.
Bunun yanı sıra Çardak Köyü Muhtarı Çardak Köyü Yardımlaşma Derneği Başkanı ile yine köy ahalisinden Selçuk Özkamal sürekli gelişen gündemi paylaşarak ortaya gelen sorunu güçlü bir aidiyet duygusuyla ayak oyunlarına dur dediler. Çiftlik İlçesi Belediye Başkanı Arif Çakıl, İl Genel Meclisi Üyesi Mustafa Kızıltan arkadaşlarıyla birlikte Dipsiz Kanyonu’nu ziyaret ederek yöre halkının yanında olduklarını ifade ettiler.
Bu arada Niğde siyasetinin istikrar abidesi duayen ismi Bünyamin Karataş’ın ziyareti, ziyaretin de ötesinde konuya önemli tespitler, teşhislerde bulunarak ilin yöneticilerine de çağrı gerçekleştirerek bir an evvel bu kanyon ve çevresinde proje çalışmalarını başlatıp suyun ve kanyonun hem sulama suyu olarak hem de turizmde önemli bir değer ortaya koyarak yatırım yapılmasına çağrıda bulundu. Kendisine bu duyarlı davranışından dolayı tebriklerimi sunuyorum.
Son yıllarda, bir kısım yaygın medyada diğer ismiyle merkez medya olarak adlandırılan televizyon ve gazetelerinde aynı merkezden yönetilen bir kısım gazeteciler ekranda sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar Trump’un seçimi, Beyaz Saray’da ne var ne yok, Ukrayna-Rusya Savaşı, Putin ne dedi ile savaş ve saldırı görüntüleri uçaklar, bombalar Lübnan’da, Suriye’deki çatışmaları ellerindeki sopalarla beş yıldızlı stüdyolarda ahkâm keserek anlatırlarken insanlarımızın, izleyicilerinin bundan ne kadar olumsuz etkilendiklerini sosyal problemler yarattığını esefle izliyoruz. Gazetecilik kimlikleri dışında yargıya taşınan bir kısım iddiaların insanların kişilik haklarını göz önüne getirmeden, pervasızca konuşmaktalar, kendilerini dokunulmaz zannetmektedirler. Bu görüntülere ve konuşmalara neden dur denilmiyor?
85 milyonun bu ülkenin başka sorunlarından ekonomi, eğitim, sağlık, işsizlik gibi her geçen gün daha da derinleşen sıkıntılarına hiç yer verilmiyor, gündemden kaçırılıyor. İki gün önce Niğde Ömer Halisdemir Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde işçi alımı sınavı için başvuru sayısı 18 bin 182 kişi, kadroya alınacak kişi sayısı ise sadece 41 kişi. Birileri çıkıp boş laflar edip işsizlik azalıyor diye milletin gözünü baka baka konuşmasın.
TROLLER
Hakikatle bağı kopmuş, kulağına üflenen yalanlarla sağa-sola saldıran kişilerdir. Bunların gazetecilikle meslekle hiçbir alakası yok bilgi birikimi desen hiç yok.
NİĞDE YORGUN VE ZAMAN KAYBEDİLİYOR UMARIM ÇARDAK KÖYÜ’NDEKİ DİPSİZ KANYONU’NDAKİ GELİŞMELER NİĞDE İÇİN ÖNEMLİ BİR UYARI VE TECRÜBE OLUR.
6 Şubat depreminden etkilenerek hasar gören nihayetinde eğitim ve öğretim faaliyetlerine ara veren Niğde Polis Meslek Yüksek Okulu’nda güçlendirme çalışmalarına başlandı. Bu konuda ilimiz yöneticilerine okulun tekrar eğitim- öğretime başlatılması için gecikildiği uyarısını gazeteci sorumluluğu ile bir farkındalık ortaya koyduk. Uyarılarımızı dikkate alan yöneticilere ve kurumlara teşekkür ediyoruz. Eğer ki bu okulun tadilatı 2 yıl beklenilmeden, gecikmeden gerçekleşseydi her yıl 600 öğrencinin eğitim gördüğü Niğde hem sosyal hayatında hem de ekonomisinde önemli bir eksiklik yaşamayacaktı.
İlimizde yapılan açılışlara, toplantılara koşarak giden bir kısım çevrelere sorumluluklarını hatırlamaları Niğde’nin sorunlarına da duyarlı olmalarını hassasiyet göstermelerini bekliyoruz. Bu güne kadar Çardak Köyü’nde yaşananlarla ilgili birçok çevrenin kayıtsız kaldıklarını üzüntüyle izledik.
Sorunları yaratan kafalar ile sorunlar çözülmez. Mutlaka pozitif eleştiriler yapacağız, hataları tespit edeceğiz, hataları tespit edemezsek çözümleri bulamayız. Çağdaş düşüncenin temeli dedikoduya, kıskançlığa, yalancılığa değil, eleştiriye açık olmaya dayanır. Eleştiriye karşı suçlamalarla değil; çağdaş, olumlu düşüncelerle karşılık vermeliyiz. Birbirimizi sabırla dinlemeliyiz.
Yazının DevamıGAZETECİLER
GÖRDÜKLERİNİ, DÜŞÜNDÜKLERİNİ, BİLDİKLERİNİ
SAMİMİYETLE YAZMALIDIRLAR
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Edebiyat, Kültür, Sanat ve Farkındalık
TC Tülay Danış
Daha önceki yazılarımda Aksaray’ın il olmasının ardından Aksaray-Niğde sınırındaki Bekârlar ve Sofular beldelerinin ilimizden ayrılıp Aksaray iline geçişleri daha sonra da bu beldeler çevresindeki coğrafyada yer alan Narlı Göl’le ilgili ortaya gelen hukuki gelişmeler sonucunda kullanma hakkının bir bölümününün idari açıdan Aksaray iline geçmesi yaşanan kayıplar olarak hâlâ hafızalarımızda yer etmiştir.
Bu yaşananlar yetmiyor gibi şimdi de Çiftlik İlçesi Çardak Köyü’ndeki Dipsiz Kanyonu ile ilgili bir kısım çevrelerce yapılan sosyal medya paylaşımları ve tanıtım amaçlı ama algı yaratıcı bir şekilde sanki bu kanyon Aksaray’ınmış gibi mesnetsiz temelsiz ve ciddiyetten uzak haberler, açıklamalar yapılmaktadır. Hatta Aksaray-Niğde arasındaki Hasan Dağı bile bu polemiklerde yer almaya başlatıldı. Bütün bu yaşananların sebebinin ilimizin 25-30 sene önce yaşadığı kayıplar tamamıyla o günün yöneticilerinin, bir kısım siyasilerin ihmalleri, umursamaz tutumları bu tabloyu ortaya getirmiştir. Yöre halkı Çiftlik yöresindeki halkımızın ve tüm Niğde’nin bu üzücü gelişmeden sonra tedirginlik yaşamaması için hangi kurumlara ve yöneticilere, bütün siyasi partilere, sivil toplum kuruluşlarına birlikte hareket ederek, birlikte dayanışma içerisinde olup hemen hukuki idari aksiyonlar içine girmeleri ve zaman geçmeden müdahil olup haksız talepleri susturmalılar.
DÜNYA BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ GÜNÜ
ÖZGÜRLÜK, İNSANLARA DUYMAK
İSTEMEDİKLERİNİ SÖYLEME HAKKIDIR.
GEORGE OREWELL
Nazım Hikmet Şiir Edebiyat
Nurten Ak Keçeci
Gün geçmiyor ki kadın cinayetleri olmasın, cezasızlık algısı hem kadınlar için hem normal hayatın akışında magandaların, serserilerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Trafikte cinayetler, saldırılar yolda yürürken saldırıya uğrayan insanlar. En acısı güvenlik güçlerimizin büyük fedakârlıkları ile cezaevlerine tıkılan psikopatların cezaların caydırıcı olmamasından dolayı sık sık ortaya gelen infaz yasaları düzenlemeleri ile salıverilmeleri yakalanan suçluların 25-30-40 dosyası olmasına rağmen salıverilmeleri sosyal hayatı örselemektedir. İnsanlar çocuklarını okula gönderirken, okuldan alırken bütün işini gücünü bırakıp okul önlerinde beklemektedir. Böyle bir ortamda biraz da öz eleştirici olacak ama 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü ile ilgili kayıtsız kalamayız.
Gazeteci, halkın haber alma özgürlüğünün temsilcisidir, basın özgürlüğü gazetecinin özgürlüğü değil halkın haber alma özgürlüğüdür.
Dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde kamuoyu aydınlatma görevi ülkemizde adeta yönlendirme görevine terk etmiştir. Bugün ülkemizde bir kısım gazete, radyo ve tv 2 buçuk elde toplanmıştır. Bu da tekelleşme demektir. Ülkemizde merkez medya büyük şehirlerde yayın yapan medya kuruluşlarının bir kısmı halkın gerçek gündemi ile ilgili hiçbir haber programı, açık oturum yapmamaktadırlar. Sabahlara kadar aynı kişiler ellerinde sopalarla sayısı onlarca olan güçlü sermaye gruplarının ekranlarında boy gösterip, futbol takımları gibi taraf tutmaktadırlar.
Bir kısım televizyonlarda kadın programları adı altında hiçbir kural tanımadan insanları rencide eden yayınlarla Türk aile yapısına da zarar vermektedirler. Bunların dışında elinde, belinde silah ile bir kısım yerli diziler magandalara kötü örnek olmaktadır. Topluma kazandırdığı hiçbir konusu olmayan yayınlara müdahale edilmeli, siyasi müdahaleler yapılabiliyorsa bu kültürümüzü, toplumumuzu bozmaya sebep olan yayınlara da gerekli cezai müeyyideler ortaya konmalıdır.
Toplumda her alanda kuralsızlık aldı başını gidiyor.
Gazetecilik mesleği kişisel ve siyasi çıkarlar için yapılmamalıdır.
Cumhuriyetimizin kuruluşunda hizmeti geçen Anadolu basınının güçlenmesi gerekir ve hepimiz Atatürk’ün “ TÜRK BASINI CUMHURİYETİN ETRAFINDA ÇELİKTEN BİR KALE OLUŞTURACAKTIR” sözünü başucumuza koymalıyız.
Yazının Devamı
YAKLAŞIK 100 SENE ÖNCE
SÖYLENMİŞ SÖZ
GÜNÜMÜZÜ ÖZETLİYOR
JEOLOJİYİ DEPREMDEN SONRAKİ SABAH ÖĞRENİYORUZ
Ralp Walda Emerson
Dünya Uygarlıkları
Geçtiğimiz hafta İstanbul çevresinde 6.2’lik deprem ve artçılarından sonra, Kütahya Simav ile Elazığ illerinde yaşanan depremlerden hemen sonra özellikle merkez medya televizyonlarında yorum yapan uzmanlar önemli açıklamalar yaptılar. Yorumların merkezinde ise İstanbul yer aldı. İstanbul ve Türkiye 1999 depreminden beri deprem coğrafyasında yer alan ülkemizin en ciddi sorunuyla ilgili bugüne kadar alınacak tedbirler konusunda gündemde düzenli bir şekilde yer alamadı. Bunun sebebi siyaset kadrolarının bir türlü depreme dayanıklı imar çalışmalarına denetimlere ve dönüşümlere yeterince kaynak ve zaman ayırmamasından ileri gelmektedir.
6 Şubat’ta yaşanan Kahramanmaraş depreminden etkilenen iller içerisinde yer alan Niğde, Ankara’dan yapılan açıklamalarda Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi kabul edilmişti. Evini, iş yerini ağır hasarlı olduğu için terk etmek zorunda kalan insanlarımız geçen uzun bir süreye rağmen mağduriyetlerine nasıl bir katkı ve destek verileceğini öğrenememektedirler.
Avrupa Birliği Afet Fonu’ndan Türkiye’ye 6 Şubat depremine yönelik hibe desteği yapılacağı haberi gündeme gelmişti. Depremzedeler, bu destekten yararlanabilecek mi? İlin yöneticilerini açıklama yapmaya davet ediyoruz. Bir kere bile bilgilenmek adına bir toplantı yapılmamasından aranılıp sorulmamaktan kendilerini sahipsiz hissediyorlar.
İDARE MAHKEMESİ KURULACAK MI?
Bir yıl önce siyasi kadrolar Niğde’de de idare mahkemesi kurulacağını açıklamışlardı. Bu güne kadar bu konuda bir adım atıldı mı? Bir gelişme var mı? Bu açıklama gerçeğe dönüşecek mi?
Niğde’den vatandaşlar idare mahkemesinden hizmet almak için yakın tarihte Aksaray’a açılan idare mahkemesine gidip gelmek zorunda kalmaktadırlar.
Bu ve buna benzer konular, sorunlar ortada kalmış iken insanlarımızın umutlarını, beklentilerini çözmek için gelecek nesilleri de düşünerek ilimizde bir kısım odalar, bir kısım sivil toplum kuruluşları ve siyaset çevrelerinden ses yok, hizmetler konusundaki rehavet gün geçtikçe daha da artıyor kimse başını kaldırıp “Bu il nereye gidiyor?” demiyor. Ama açılışlara, toplantılara katılanların sayısı kadar Niğde’nin sorunlarına ilgi gösteren, çözüm üreten insan sayısı ortada gözükmüyor.
KÜLTÜR VE SANATTA DEV ADIM
Niğdeli devlet adamı, şair, romancı Ebubekir Hazım Tepeyran anısına her yıl düzenlenecek olan kültür ve sanat ödülleri kapsamında bu yıl ulusal çapta hikâye yarışması düzenlendi. Yarışmaya 419 katılımcı, serbest konulu hikâyeleri ile iştirak etmiş olup son başvuru tarihi 15 Nisan’da sona erdi.
Tepeyran’ın akrabası önceki Kültür Müdürü Alper Lütfi Göncü’nün girişimleri ile Niğde Valisi Cahit Çelik himayesinde düzenlenen yarışmanın, genişletilmiş seçici kurulun değerlendirmesinden sonra finale kalan eserler yazarlardan oluşan yürütme kurulunca incelenip ödüle layık görülenler ilan edilecek. 29 Mayıs 2025 tarihinde Niğde’de yapılacak törenle ödüller sahipler ile buluşacaktır.
Ebubekir Hazım Tepeyran’ın ülke ve uluslararası çapta tanıtılması amacıyla düzenlenip geleneksel hale getirilecek kültür ve sanat ödülleri her yıl farklı bir dalda sanatseverlerle buluşacaktır.
Niğde Valisi Cahit Çelik, bir açıklamasında Kemal Ümmi Mevlevihanesi’nin bakıma alınacağını ve tarihi önemine uygun bir hale getirileceğini açıkladı.
Yazının Devamı