Niğdeli olmak bir sevdadır hemşerim.
Ama, kolay değil.
Öncelikle, bir bağın olması gerekir Kayardı’da.
Aksi halde, kız bile vermezler adama.
Şayet;
Velesbitinle sollayamadıysan Cici’yi istasyon
yokuşunda.
Bir kız bile tavlayamadıysan yazları Adanalılardan,
Ölesiye dayak yeme pahasına.
Bağdaş kurup Ömerler çayırına.
Yememişsen doyasıya, Söğürmeyi – Niğde tavayı
ellerinle.
Şerefe yapamamışsan,
Bektaşi Hayri Ağanın Şaban pınarında
Yaşamamışsan; Tepeviran, Kırbağı, Kayardı
Cumalarını,
Geç bi yol hemşerim.
Daha bir fırın ekmek yemen gerekir senin,
Niğdeli olabilmek için.
Musabeyasına üzüm bozmaya giderken,
Yahut
Kayardıdan şehre inerken, düşmemişsen eşekten.
Fertek çöreğiyle kuru üzümü katık yapıp,
Yayan yapıldak her gün
Tepmemişsen Niğde- Fertek Yollarını, Okumak
uğruna,
Ve sonuçta bir Vali bile olmamışsan,
Aşşık atmamışsan, Titreyen çayında,
Harar-mucuk oynamamışsan sokak aralarında,
Çimmemişsen patıska donunla Kadarakta,
Yahut, Dipsizin gölünde.
Alem yapmamışsan, Tepe bağlarında.
Ve kör-kütük sarhoş dönerken Niğde’ye,
Korkudan mı saygıdan mı bilinmez?
Besmele çekmemişsen yolun Derbente gelince,
Kabristanın önünde,
Bilmiyorsan, “Manda yuva yapmış söğüt dalına,
Yavrusunu sinek kapmış gördünmü abaruu”
türküsünü.
Erik çalmamışsan komşunun bahçesinden,
Üçgülden-mısır püskülünden sigara sarıp içmemişsen
çocukluğunda,
Acaba gören eden var mı diye tedirgin.
Ceviz oyarken tetir olmamışsa avuçlarının içi,
Kına yakmışçasına.
Bastığın dal kırılıpta, asılıp kalmamışsan kiraz
ağacında
Süzme yoğurt torbası misali, korkudan dudakların
uçuklamış
Betin benzin atmış bir durumda.
Uçurtma uçurtmamışsan dam başlarında,
Ananın yüreği ağzında, basarken çığlığı.
Yarenliklerine katılmamışsan,
Kapı önlerinde sohbet eden kadınların.
Sabah-akşam şeriflerin hayır olsun sözüne,
Akibetin hayır olsun cevabı almamışsan.
Ve şehir dönüşü et-ekmek siparişlerini unuttuğunda
dulların.
Boyun devrilmesin emi oğlan, lafını işitmemişsen,
Sanki mersedesine kurulmuş yüce bir patron misali,
Baban,
Sallayarak ayaklarını dönerken Kayardıya eşeğin
sırtında
Sende bir tazı gibi seyirtmemişsen arkasından.
Akşamları fasıl heyeti kurulduğunda, Kurdunus
dağlarına,
Farkında olmadan mırıldanmaya başlamışsan, Niğde
bağlarını.
Kar kürümemişsen kışları,
Yahut dam yuvamamışsan yağmurdan sonra.
Söğüt dalından düdük yapıp öttürmemişsen,
baharları.
Biraz daha ister Niğdeli olmana,
Dayan hemşerim.
Sadece; nişan-düğün, ölüm gibi mahal münasiplerde
değil,
Her fırsatta koşup gidebiliyorsun Niğde’ye.
Bir çay mı ısmarlarım korkusunu bir yana atıp,
Yürekten bir hoş geldin diyebiliyorsan hemrehrilerine.
Ve indirip burnunu Kaf dağından,
Zengin-yoksul ayrımı yapmadan,
İçtenlikle bir merhaba diyebiliyorsan,
Okumak isteyen öğrencisine,
Dara düşmüş insanına,
Aş-iş bekleyen yoksuluna,
Karınca kaderince yardımcı olmayı becerebiliyorsan,
Kutlarım seni tam bir Niğdelisin şimdi.
Benim has hemşehrim.
Yaşar ÖZBEK
PATİSKA DONLA ÇİMMEK
adlı kitaptan