Kalsit ocaklarının çevre ve insan sağlığına etkileri
Kalsit, birçok sektörde kullanılan önemli bir mineral olmasına rağmen, çıkarıldığı ocaklar çevre ve insan sağlığı üzerinde ciddi etkiler yaratabilmektedir.

ÇEVRESEL ETKİLER
Doğal Yaşam Alanlarının Tahribi: Kalsit ocakları, genellikle doğal bitki örtüsünün olduğu alanlarda açılmaktadır. Bu durum, birçok bitki ve hayvan türünün yaşam alanlarını yok ederek biyolojik çeşitliliği azaltır. Meyvecilik özellikle elma ve kiraz ilimizde yaygın olarak yetiştirilir ve kalsit tozları bitkilerin yaprak gözeneklerini kapatarak hava almasını engeller.
Toprak Erozyonu: Ocak açma işlemleri sırasında toprak yapısı bozulur ve toprak erozyonu hızlanır. Bu durum, tarım arazilerinin verimliliğini düşürür ve su kaynaklarını kirletir.
Su Kaynaklarının Kirlenmesi: Ocak çalışmaları sırasında oluşan toz, kimyasal atıklar ve sedimentler, yer altı ve yüzey sularını kirletir. Patlamaların etkisi ile oluşan yüksek titreşim kayaçlarda saklı kalan ağır metallerin açığa çıkmasını sağlar ve yer altı sularının ağır metallerle kirlenmesine neden olur, bu da içme suyu kaynaklarının kalitesini düşürür ve su canlılarının yaşamlarını tehdit eder.
Görsel Kirlilik: Açık ocaklarda yapılan çalışmalar, çevrenin doğal güzelliğini bozarak görsel kirliliğe neden olur. 2872 sayılı çevre kanununda, taş ocakları ekonomik ömrünü tamamladıktan sonra eski doğal haline getirilmeli der, bu kanun maddesi ilimizde hiçbir zaman uygulanmamıştır.
Hava Kirliliği: Patlatma, kırma ve öğütme işlemleri sırasında oluşan toz parçacıkları, hava kalitesini düşürür ve solunum yolu hastalıklarına yol açar.
İNSAN SAĞLIĞINA ETKİLERİ
Solunum Sistemi Hastalıkları: Kalsit tozu, solunum yollarında tahrişe ve astım, bronşit gibi hastalıklara neden olabilir. Uzun süreli maruziyet akciğer hastalıklarına ve hatta kansere yol açabilir.
Gürültü Kirliliği: Ocak çalışmaları sırasında oluşan yüksek ses seviyesi, işitme kaybı, uyku bozuklukları ve stres gibi sağlık sorunlarına neden olur.
Toz Parçacıklarının Cilde Etkileri: Toz parçacıkları, ciltte tahriş, kaşıntı ve alerjik reaksiyonlara neden olabilir.
ÖNLEMLER VE ÇÖZÜMLER
Su Yönetimi: Su kaynaklarının korunması için gerekli önlemler alınmalı, atık suların arıtılması sağlanmalıdır.
Toz Baskılama Sistemleri: Sulama, kimyasal madde kullanımı gibi yöntemlerle toz oluşumu önlenebilir.
Ses Bariyerleri: Gürültünün yayılmasını engellemek için ses bariyerleri kullanılabilir.
Yasal Düzenlemeler: Taş ocaklarının faaliyetleri, çevre mevzuatına uygun olarak denetlenmelidir.
Teknolojik Gelişmelerin Takibi: Daha az çevresel etkiye sahip yeni teknolojilerin kullanılması teşvik edilmelidir.
Maden sahası genişletme çalışmaları: Saha genişletme çalışmalarında ÇED süreci yasaya uygun yapılmalı ve yörede yaşayan halkın katılımı tam sağlanmalı, bu durumdan olumsuz etkilenen insanlar istemiyorsa saha genişletilmesine izin verilmemelidir. Üç beş kişi ile yapılan ÇED toplantıları asla yasaya uygun değil ve iptal edilmeli. Kalsit ocaklarının çevre ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini azaltmak için, ilgili kurumlar, yerel yönetimler, işletmeciler, vatandaşlar bölgede faaliyet gösteren STK’lar ile işbirliği içinde çalışmalar yapmalıdır.
Özetle, kalsit ocakları, birçok faydası olmasına rağmen, dikkatli yönetilmezse çevre ve insan sağlığı üzerinde ciddi sorunlara neden olabilir. Bu nedenle, bu ocakların faaliyetleri sırasında çevresel etkilerin minimize edilmesi için gerekli önlemlerin alınması ve yetkili kurumlar tarafından denetlenmesi büyük önem taşımaktadır.
Muhabir : Çağlar TUNCERNiğde haber / Niğde Son Dakika Haber / Niğde Anadolu Haber
Yorumlar (0)