Glütensiz Beslenmenin Zorlukları ve Dikkat Edilmesi Gerekenler

Glüten, arpa, buğday, çavdar ve yulaf gibi tahıllarda bulunan ve hamurun kabarmasını sağlayan bir amino asittir. Glüten, ürünlerin raf ömrünü uzatır ve kalitesini artırır. Ancak glütensiz unlarla yapılan besinlerde şekil vermek zor olabilir ve bu ürünler genellikle çabuk bayatlar ve istenilen şekilde kabarmaz. Dünya Sağlık Örgütü ve Amerikan Gıda ve Tarım Örgütü, kilogramında 20 miligramdan fazla glüten içermeyen gıdaları glütensiz olarak kabul etmektedir.

Diyetisyen Enez Baş, glütensiz besinleri şu şekilde sıraladı: “Tüm sebze ve meyveler, bakliyatlar, yumurta, bal, reçel, basit toz şeker, zeytin, işlenmemiş et ve tavuk, mısır, pirinç, patates ve bunların unları, karabuğday unu, soya unu, kestane unu ve nohut unu.” Ayrıca, glütensiz beslenen kişilerin, tarhana, yarma, bulgur, irmik gibi glüten içerebilecek ürünler ile bira, votka, sirke, çikolata ve diğer bazı işlenmiş ürünlere dikkat etmeleri gerektiğini belirtti.

Enez Baş, doğal olmayan (pseudo) tahılların glüten içermediğini açıkladı. Kinoa, amarant ve karabuğday gibi pseudo tahıllar, nişasta içeriği, görünüm ve işlevsel özellikleri nedeniyle tahıllara benzerler. Bu tahıllar, karbonhidratlar, lifler, B grubu vitaminleri ve çeşitli mineraller açısından zengindir. Glütensiz beslenenler için iyi bir alternatif oluşturabilirler.

Çapraz bulaşma riskine de dikkat çeken Enez Baş, alerjen maddelerin bir besinden diğerine geçebileceğini vurguladı. Özellikle kafe ve restoranlarda glütenli ve glütensiz besinlerin aynı ortamda bulunması, yetersiz sanitasyon işlemleri ve ekipman kullanımı çapraz bulaşmaya neden olabilir.

Son olarak, glütensiz ürünlerin yüksek maliyetlerinin glütensiz beslenen bireyleri olumsuz etkilediğine dikkat çeken Diyetisyen Enez Baş, glütensiz beslenmenin sürdürülebilirliğinin zor olduğunu belirtti.