• DOLAR
    34,2350
    %0,28
  • EURO
    37,7854
    %0,11
  • G. Altın
    2.931,41
    %0,54
  • Ç. Altın
    4.881,55
    %0,00
  • BIST
    9.026
    0
  • BITCOIN
    61,048.59
    -0.33
  • ETHEREUM
    2,372.60
    -0.13
  • DOLAR
    34,2350
    %0,28
  • EURO
    37,7854
    %0,11
  • G. Altın
    2.931,41
    %0,54
  • Ç. Altın
    4.881,55
    %0,00
  • BIST
    9.026
    0
  • BITCOIN
    61,048.59
    -0.33
  • ETHEREUM
    2,372.60
    -0.13

Warning: Undefined array key "HTTP_ACCEPT_LANGUAGE" in /home/anadlhaber/domains/nigdeanadoluhaber.com.tr/public_html/haber_detay.php on line 6

Obeziteyle Mücadelede En Etkili Beslenme Planları


Obezite ve Sağlıklı Beslenmenin Önemi: Obezite, modern toplumda hızla artan bir sağlık sorunudur ve sağlıklı beslenme bu mücadelede önemli bir rol oynar.

Obeziteyle Mücadelede En Etkili Beslenme Planları
Görsel Kaynağı :
Bülten

⁠⁠⁠⁠⁠⁠⁠Obezite Nedir ve Neden Oluşur?
Obezite, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından sağlık riski oluşturan, aşırı yağ birikimiyle tanımlanan, kronik ve karmaşık bir hastalık olarak tanımlanır. Bu durum besinlerden alınan enerjinin, yani kalorinin harcanan enerjiden fazla olması ve bu fazla enerjinin vücutta yağ olarak depolanması sonucu ortaya çıkar.

Yaşam kalitesini etkileyen obezitenin vücudun sistemleri üzerinde doğrudan ve dolaylı birçok etkisi vardır. Birtakım hastalıkların ve sağlık sorunlarının ortaya çıkma riskini artırabilir. Bu sağlık sorunlarının arasında kalp hastalığı, diyabet, yüksek tansiyon, yüksek kolesterol, karaciğer hastalıkları, uyku apnesi ve bazı kanser türleri bulunur.

Obeziteyi ölçmek için Body Mass Index (BMI) yani vücut kitle indeksi kullanılır. BMI hesaplanırken bireyin kilogram cinsinden ağırlığı metre cinsinden boyunun karesine bölünür. Hesaplama sonucunda ortaya çıkan değerler şu şekilde tanımlanır:
Vücut kitle indeksi (BMI) obeziteyi tespit etmek için başlangıçta etkili bir araç olmasına rağmen bu yöntemin belirli sınırlamaları vardır. Örneğin vücut kitle indeksi vücuttaki yağın dağılımı hakkında bilgi vermez. Vücuttaki yağın bulunduğu bölge ve dağılımı birtakım hastalıkların oluşumuyla ilişkili olduğundan sadece BMI ile vücuttaki yağ miktarını tespit etmek bazı değerlendirmeler için yeterli olmayabilir.

Obezitenin bireyin yanlış alışkanlıklarının sonucu ortaya çıktığı ve sadece fazla yemekten ve az hareket etmekten kaynaklandığı varsayımı da değişmeye başlamıştır. Obezitenin bir hastalık olarak değerlendirilmesi hem nedenlerini anlama hem tedavi yöntemleri geliştirebilme konusunda etkili olmuştur. Obezite birçok faktörün karmaşık etkileşiminin sonucunda ortaya çıkan bir hastalık olarak tanımlanmıştır.
Bu faktörler şu şekilde sıralanabilir:

Genetik: Obeziteyle ilişkili binlerce farklı gen bulunur ve bazı genetik mutasyonlar doğrudan obeziteye neden olabilir. Ancak, obeziteye yatkın genlere sahip olmak hastalığın mutlaka gelişeceği anlamına da gelmez.

Hormonlar: Hormonlar açlık ve tokluk sinyallerini düzenler. Bu düzenleme süreçleri zaman zaman stres, uyku eksikliği gibi durumlarla veya genetik varyasyonlar gibi daha az yaygın sebeplerle bozulabilir. Hormonlar, ihtiyaç duyulmadığı hâlde daha fazla gıda tüketme isteğine neden olabilir. Buna ek olarak vücudun şekeri doğru şekilde işlemesini engelleyen insülin direnci de obeziteyle ilişkilidir. Polikistik over sendromu ve tiroit bezinin az çalışması anlamında gelen hipotiroidi de kilo alımına yol açabilecek hormonal durumlar arasındadır.

Çevresel Faktörler: İçinde yaşanılan aile ve kültür gibi etkenler ya da medya, bireylerin yaşam tarzını, günlük rutinlerini, beslenme alışkanlıklarını ve davranış şekillerini etkileyebilir. Bu çevresel etkenler obeziteye yol açabilecek çeşitli alışkanlıkların geliştirilmesinde de rol oynayabilir. Farklı pazarlama teknikleriyle, işlenmiş gıdalar gibi yüksek kalorili yiyeceklerin teşvik edilmesi de obezitenin ortaya çıkmasına katkı sağlayabilir.

Beslenme Alışkanlıkları: Rafine karbonhidratlar ve doymuş yağlar yüksek kalori ve şeker alımına sebep olabilir. İşlenmiş gıdalar da yüksek şeker ve yağ oranına sahiptir, lif ve diğer besin öğeleri bakımındansa zayıftır. Bu besinleri tükettikçe açlık hissi artabilir ve yeme bağımlılığı başlayabilir.

Hareketsiz Yaşam: Hareketsiz bir yaşam vücudun kalori dengesinin bozulmasına yol açabilir. Masabaşında çalışmak, bilgisayar oyunları oynamak ya da uzun süre koltuktan kalkmadan televizyon izlemek gibi aktiviteler vücudun harcadığı enerjiyi azaltarak kilo alımına yol açabilir.

İlaçlar: Antidepresanların, doğum kontrol haplarının, diyabet, hipertansiyon, migren, bipolar bozukluk, alerji ve uyku ilaçlarının kullanımı kilo alımına sebebiyet verebilir.

Psikolojik Etkenler: Yalnızlık, stres, kaygı ve depresyon gibi durumlar aşırı yeme davranışına yol açabilir. Bu durum, daha iyi hissetmek için beynin haz merkezlerini harekete geçiren kalorisi yüksek gıdaları sık sık tüketme eğilimi şeklinde ortaya çıkabilir.


Sağlıklı Beslenme Planlarıyla Obeziteyi Yenmek
Obezite belirtileri konusunda bilinçli olmak ve obeziteyi fark etmek, ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçları önleme konusunda etkili olabilir. Vücut ağırlığını istenen düzeye indirmek için yapılması gerekenler ve değiştirilmesi gereken alışkanlıklar genellikle bireye özgüdür. Dengeli ve yeterli bir beslenme planıysa hemen herkes için faydalı olabilir. Sağlıklı bir diyet makro ve mikro besinlerin tümünü dengeli olarak içermeli, her gıda grubundan çeşitli besin kaynakları alınmalıdır.

Makro Besinler: Makro besinler vücuda enerji sağlayan ana besin öğeleridir. Vücudun yapısını ve işlevini sürdürebilmesi için makro besinleri büyük miktarlarda ve dengeli şekilde tüketmek gerekir.

Makro besinler şunlardır:

Karbonhidratlar: Enerjinin ana kaynağıdır. Ekmek, pirinç, makarna, tahıllar, meyveler, nişastalı sebzeler, süt ve yoğurt gibi gıdalar karbonhidrat içerir. 
Yağlar: Yağlar, yağ asitlerine ve gliserole dönüşür ve yağda çözünebilen A, D, E ve K vitaminlerini sağlar. Fındık, ceviz, badem, zeytinyağı, yağlı balıklar ve yumurta sağlıklı yağ içeren besinlerdir.
Proteinler: Kasları, dokuları ve organları inşa edip onarmaya ve hormonların düzenlenmesine yardımcı olur. Et, tavuk, balık, yumurta, peynir ve yoğurt protein içerikli gıdalardır.
Mikro Besinler: Mikro besinler sindirim sisteminin, hormon üretiminin ve beyin fonksiyonlarının yürütülmesi gibi işlevler için gereklidir. Vücut, vitamin ve mineralleri kendi başına yeterli miktarlarda üretemediğinden mikro besinler gıdalar yoluyla alınır. Bu yüzden bu besinler, hayati besinler olarak adlandırılır.

Mikro besinlerden bazıları şunlardır:

Vitaminler: A, C, D, E ve K gibi vitaminler,
Mineraller: Magnezyum, sodyum, potasyum ve kalsiyum gibi mineraller.
Dengeli bir diyette meyveler sebzeler, tam tahıl ürünleri ve baklagiller gibi düşük yağ içeren besinler ve lifler, vitaminler, mineraller açısından zengin yiyecekler tüketilebilir. Bu gıdaların besin değerleri yüksektir ve daha az kalori içermelerine rağmen daha tok hissedilmesini sağlayabilir.

Makro besinlerin hangisinden ne kadar tüketilmesi gerektiği ve günlük kalori ihtiyacı bireyin yaşına, cinsiyetine, genel sağlık durumuna, yaşam tarzına ve aktivite seviyesine bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu sebeple diyet programı hazırlarken ve kalori dengesini ayarlarken bir diyetisyenden destek almak faydalı olabilir.

Popüler Diyet Planları
Diyet planları kilo kontrolüne yardımcı olmanın yanı sıra sağlıklı beslenme alışkanlığının kazanılmasını sağlayarak genel sağlığa katkı sunabilir. Bazı diyetler iştahın kontrol altına alınmasını ve gıda alımını azaltmayı amaçlar, bazıları kalori kontrolü yoluyla karbonhidrat veya yağ miktarını kısıtlamaya odaklanır. Bazı diyetlerse belirli yiyecekleri sınırlamaktan çok, bireyin yeme alışkanlıklarını ve yaşam tarzını değiştirmeyi amaçlar.

Popüler diyet planları ve sağladıkları faydalar şu şekilde özetlenebilir:

Akdeniz Diyeti: Ağırlıklı olarak sebzeler, meyveler, tam tahıllar, balık, kuruyemiş ve zeytinyağı gibi besinleri içeren bir diyettir. Tavuk, yumurta ve süt ürünlerinin tüketimi kontrollüdür. Kırmızı etin, rafine tahılların, şekerin, trans yağların ve işlenmiş gıdaların tüketimiyse sınırlıdır.

Akdeniz diyeti kilo kontrolüne yardımcı olabilir.

Bitki ağırlıklı olan ve yüksek doymamış yağ içeren bu diyet modeli kilo vermeye yardımcı olabilir. Bu diyet asgari düzeyde işlenmiş gıdalarla beslenmeyi kapsadığından birtakım kronik hastalıkların ve kanser riskinin azalmasını da sağlayabilir. Ancak süt ürünlerinin tüketimi sınırlandırıldığından bu diyeti uygularken yeterli kalsiyum ve D vitamini alınıp alınmadığına dikkat etmek gerekebilir.

Ketojenik Diyet: Karbonhidrat tüketimini büyük ölçüde azaltan ve karbonhidrat yerine daha çok protein ve yağ tüketilen bir diyettir. Bu beslenme şekli vücudu ketozis adı verilen bir metabolik duruma sokar ve vücut yağ yakma konusunda son derece verimli hâle gelir. Araştırmalar ketojenik diyetin kilo verme konusunda düşük yağlı gıdalar içeren diyetler kadar etkili olabileceğini gösterir. Ketojenik diyet; kan şekeri ve insülin seviyelerinin iyileşmesini, kalp sağlığının desteklenmesini sağlayabilir.

Vejetaryen ve Vegan Diyetler: Vejetaryen diyet bitkisel ürünlerin tüketildiği bir beslenme şeklidir. Birkaç farklı vejetaryen diyet türü vardır. Bazı vejetaryen diyetler, et ve deniz ürünlerini içermez ancak süt ürünlerini, yumurtayı ve bitki bazlı gıdaları içerebilir. Vegan diyetse hayvansal gıdaların tamamen çıkarıldığı, sadece bitki bazlı gıdaların tüketildiği bir diyet şeklidir. İyi dengelemiş vejetaryen ve vegan diyetler, kilo vermeye yardımcı olarak obezite riskini azaltabilir.

Kişiselleştirilmiş Diyet Programları
Obezitenin teşhisi ve tedavisi konusunda bir diyetisyenden veya beslenme danışmanından destek almak önemlidir. Obezitenin tedavisi, birçok faktörün bir araya gelmesiyle oluşan, uzun vadeli bir süreçtir. Bu sürecin bir doktorun yönlendirmeleriyle ve takibiyle ilerlemesi, sağlıklı ve kalıcı şekilde kilo vermeye yardımcı olabilir.

Obezitenin yönetiminde şu aşamalar uygulanabilir:

Öncelikle bireyin sağlık durumu, aile öyküsü, kullandığı ilaçlar, kilo geçmişi, mevcut beslenme ve uyku düzeni, egzersiz alışkanlıkları ve onu strese sokan nedenler gibi çok sayıda faktör değerlendirilebilir. 
Kalp atış hızı, kan basıncı ve vücut sıcaklığı gibi ölçümler; kan şekeri ve kolesterol seviyesi kontrolü ya da hormon testleri yapılabilir.
Vücut kitle indeksi hesaplanır. Kalp hastalığı ve diyabet gibi hastalıkların riskini artıran bel çevresinde yağlanma durumu tespit edilebilir. 
Bu kapsamlı hazırlığın ve değerlendirmenin ardından obezitenin tedavisi için kişiselleştirilmiş bir yol haritası çıkarılabilir. Daha önce elde edilen kişisel bilgilerin ışığında, bireysel beslenme planları ve kilo verme stratejileri oluşturulabilir.
Uygulanacak diyetin içeriği ve öğün zamanlaması doktorun oluşturduğu plan çerçevesinde belirlenir. Bazı durumlarda porsiyon boyutlarını ve yemekler arası atıştırmalıkları azaltarak kalori kaybı oluşturmak amaçlanabilir. Bazı durumlardaysa tüketilen besinleri daha sağlıklı yiyeceklerle değiştirmek tüketim miktarını değiştirmekten daha etkili olabilir.
Doktor belirli gıdaların tüketiminin sınırlandırılmasını veya tamamen kesilmesini önerebilir. Örneğin şekerli içecekler hızlı ve fazla kalori almaya sebep olduğundan bu içeceklerin tüketimini sınırlandırmak veya tamamen ortadan kaldırmak gerekebilir.
Oluşturulan beslenme düzeninin vücuttaki etkisinin gözlemlenmesi, genel sağlık ve kilo durumunun takibi için düzenli kontroller yapılabilir. 
Diyetle Birlikte Egzersiz
Sağlıklı bir beslenme düzenini etkili bir egzersiz programıyla desteklemek obezite tedavisinde önemli rol oynayabilir. Egzersiz yapmak metabolizmayı hızlandırarak yağ yakımını artırmaya, kilo alımını önlemeye ve kilo kaybını korumaya yardımcı olabilir. Haftada 5 gün olmak üzere günde ortalama 30 dakika orta tempoda yürüyüş yapmak, kilo kaybı için en etkili egzersiz yöntemlerinden biridir.

Vücut harekete alıştıkça ve vücudun dayanıklılığı arttıkça fiziksel aktivitelerin süresi ve yoğunluğu kademeli olarak artırılabilir ya da günlük rutine yeni aktiviteler eklenebilir. Örneğin düzenli yürüyüşlere ek olarak hafif tempolu koşular da yapılabilir. Düzenli aerobik egzersizleri ve hafif ağırlıklar kaldırmayı içeren programlar da kalori yakmanın etkili yollarındandır.

Kilo vermede düzenli egzersiz yapmak gerekir.
Yeme Alışkanlıkları ve Psikolojik Faktörler
Gün içindeki bazı yeme davranışları, fizyolojik ihtiyaçların yanı sıra birtakım psikolojik faktörlerden de kaynaklanabilir. Birey bazı zorlu duygularla karşı karşıya kaldığında rahatlamak için bilinçli ya da bilinçsiz olarak yemek yemeye yönelebilir. Bu durum duygusal yeme olarak adlandırılır. Duygusal yeme; stres, öfke, korku, sıkıntı, üzüntü ve yalnızlık gibi duyguları bastırmak, yatıştırmak ya da dikkat dağıtmak amacıyla yemek yemektir.

Fiziksel açlıkla duygusal açlık arasındaki farklar şöyle özetlenebilir:

Fiziksel Açlık    Duygusal Açlık
Kademeli olarak ve yavaş yavaş gelir.    Aniden gelir.
Yemek yemeden bir süre beklenebilir.    Bir an önce yemek yeme ihtiyacı duyulur.
Farklı yiyecek seçenekleri iyi gelebilir.    Belirli rahatlatıcı yiyecekler (pizza, çikolata vb.) tercih edilir.
Doyunca açlık hissi biter.    Açlık hissi doyduktan sonra da devam edebilir.
Olumsuz hislere yol açmaz.    Suçluluk ve pişmanlık oluşturabilir.
Duygusal yeme davranışı, bireye anlık ve geçici bir rahatlama sağlayabilir. Ancak birey olumsuz hissin veya durumun asıl kaynağını ortadan kaldırmadığından çözüm odaklı bir alışkanlık değildir. Tekrarlı hâle geldiğindeyse fazla yemek yemenin ardından pişmanlık ve suçluluk gibi duyguları da beraberinde getirebilir. Genellikle yüksek kalorili, tatlı ve yağlı yiyecekleri fazla tüketme eğilimi oluşturduğundan bireyin kilo verme çabalarına da zarar verebilir.

Yemek yeme alışkanlıkları konusunda farkındalık kazanmak ve bilinçli yeme teknikleri oluşturmak için şu yöntemler izlenebilir:

Gün içerisinde hangi yiyeceklerin ne kadar ve ne zaman yendiği, yemeden önce ne kadar aç olunduğu, yemeden önce ve yedikten sonra nasıl hissedildiği not edilebilir. Bu sayede zamanla ruh hâli ve yemekler arasındaki bağlantı netleşebilir. 
Yeme davranışına yol açan stres unsurlarını belirlemek ve duyguları yönetmede farklı yöntemler geliştirmek için psikolojik destek alınabilir. Yoga, nefes ve meditasyon teknikleriyle rahatlama sağlanabilir. 
Açlık hissi olmadan yemeğe yönelme durumu fark edildiğinde yemek yemek yerine uygulanacak başka bir sağlıklı davranış belirlenebilir. Bu aşamada yürüyüş yapmak, müzik dinlemek, film izlemek veya resim yapmak gibi sevilen bir aktivite tercih edilebilir. 
Yeme isteği oluştuğunda taze meyve, sebze veya kuruyemiş gibi sağlıklı yiyeceklere yönelmek faydalı olabilir. İşlenmiş gıdalar veya aşırı yağlı atıştırmalıklar gibi sağlıksız besinleri evde bulundurmaktan kaçınmak da faydalıdır.
Kilo vermeye çalışırken kalori alımının bir anda çok kısıtlanması birey için zorlayıcı olabilir. Beslenme danışmanının önerilerini dikkate alarak belirli gıdaları zaman zaman ödül amaçlı tüketmek birey için motive edici olabilir. 
Duygusal yeme bozukluğunun önüne geçilmelidir.
Yaşam Tarzı Değişiklikleri
Günlük alışkanlıkları gözden geçirmek ve hayat tarzında birtakım makul değişiklikler yapmak obeziteyle mücadele sürecine katkı sağlayabilir. Örneğin genel sağlığı iyileştirebilecek faydalı alışkanlıklara yönelmek ve zararlı alışkanlıklardan uzaklaşmak kilo verme sürecini destekleyebilir.

Bu zararlı alışkanlıklardan bazıları şunlar olabilir:

Uyku Düzeni: Yeterli ve verimli uyku obeziteyle mücadelenin önemli unsurlarından biridir. Yetersiz uyku durumunun kronikleşmesi açlık ve tokluk sinyallerini düzenleyen hormonların seviyesini ve metabolizmanın hızını değiştirebilir. Hormon dengesizliği açlık hissini artırarak yemek yeme miktarını ve kilo alımını etkileyebilir. Uykusuzluk, büyüme hormonu eksikliği ve yüksek kortizol seviyeleriyle ilişkilidir. Bu tarz durumlar da obeziteye neden olabilir.

Sigara ve Alkol Tüketimi: Sigara ve alkol kullanımı, beslenme alışkanlıklarını olumsuz yönde etkileyerek yüksek kalorili yiyeceklere yönelmeye neden olabilir. Ayrıca alkollü içeceklerin kalori miktarı yüksek olduğundan alkol tüketimi kilo alımının hızlanmasına da yol açabilir. Genel sağlık durumu ve vücut sistemleri üzerinde zararlı etkileri olduğundan sigarayı bırakmak, alkol tüketimini sınırlandırmak veya tamamen bırakmak obezite tedavisine katkı sağlayabilir.

Su Tüketimi: Vücudun su ihtiyacı metabolizma hızı, vücut yüzey alanı ve vücut ağırlığı gibi faktörlere bağlıdır. Su içmenin doğrudan kilo kaybı sağladığına dair yeterince bilimsel kanıt olmasa da su içmenin metabolizma hızını ve yakılan enerji miktarını arttırdığı bilinir. Gün içinde tüketilen çeşitli şekerli içecekleri suyla değiştirmek de kalori ve şeker alımını düşürdüğünden kilo alımını yavaşlatabilir.

Besin Takviyeleri ve Vitaminler
Vücudun etkili ve sağlıklı şekilde kilo kaybetmesini sağlamak için vitamin ve mineral takviyelerinden destek alınabilir. Diyete eklenecek vitamin ve mineral takviyelerinin miktarı, genellikle uygulanan diyet programının içeriğine göre belirlenir. Beslenme düzeninde bir dengesizlik oluşmaması için vitamin ve mineral desteği beslenme danışmanının önerileri doğrultusunda alınmalıdır.

Obeziteyle mücadele sürecine katkı sağlayabilecek bazı vitaminler ve mineraller şunlardır:

B Vitamini: Metabolizmanın çalışmasına katkıda bulunarak vücut hücrelerinin karbonhidratı enerjiye dönüştürmesine yardımcı olur.
Demir: Vücudun besinlerden enerji üretmesine yardımcı olur. Özellikle kaslar dâhil olmak üzere tüm hücrelere oksijen taşınmasını sağlar. Bu da yağ yakımına yardımcı olur.
Magnezyum: Vücutta enerji üretimi için gereklidir. Kan şekerinin kontrolünde, kan basıncının düzenlenmesinde, kemik sağlığında ve sinir sisteminin düzgün çalışmasında rol oynayarak obeziteyle mücadele sürecine katkı sağlayabilir. 
Obeziteyle Mücadelede Uzman Önerileri
Obezitenin ve obezite kaynaklı hastalıkların oluşturduğu riskler doktor desteğine ek olarak bireysel önlemlerle de önemli ölçüde azaltılabilir. Obeziteyi engellemek ve obezite tedavisi sürecinde uzun vadeli başarı sağlamak için izlenebilecek bazı yollar şunlardır:

İşlenmiş ve şekerli gıdalardan mümkün olduğunda uzak durulmalıdır.
Yeterince meyve ve sebze tüketmeye dikkat edilmelidir. 
Kan şekerini hızla yükseltmeyen, düşük glisemik indeksli gıdalar tüketilmelidir.
Hazır gıdalar ve fast food yerine evde pişirilen taze yemekler tercih edilmelidir. 
Hızlı yeme alışkanlığı yavaş ve sakin bir yeme şekliyle değiştirilmelidir.
Hızlı ve ani kilo kaybı yerine zamana yayılan, kalıcı bir kilo kaybı hedeflenmelidir.
Çocuklara özel beslenme önerileri takip edilerek çocukların küçük yaşlarda sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazanması sağlanmalıdır. 
Oturma süresini uzatan ekran kullanımı alışkanlıkları azaltılmalıdır.
Aktif bir yaşam tarzı benimsemek için hareketi teşvik eden aktiviteler yapılmalıdır. 
Uyku süresi ve kalitesinin düzenlenmesi, sigara ve alkol kullanımının sınırlandırılması ya da bırakılması gibi hayat tarzı değişiklikleri uygulanmalıdır.
Cerrahisiz obezite tedavisi veya obezite cerrahisi yöntemlerinin bireye özel olduğu unutulmamalı ve doktor takibinin önemi dikkate alınmalıdır. 
Sıkça Sorulan Sorular
Obeziteyi yenmek için en iyi diyet hangisidir?
Obeziteyi yenmek için uygulanacak diyet bireyin sağlık durumuna, yaşına, yaşam tarzına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. Bu sebeple herkese aynı faydayı sağlayacak tek bir diyetten bahsetmek mümkün değildir. Muayenenin ve değerlendirmelerin ardından Akdeniz diyeti, ketojenik diyet, vejetaryen ya da vegan diyet önerilebilir; kişisel olarak düzenlenmiş özel bir beslenme programı hazırlanabilir.

Diyet yaparken egzersiz şart mı?
Kilo almak, gün içinde alınan kalorinin yakılan kaloriden fazla olması durumunda ortaya çıkan bir durum olduğundan hareketli bir yaşam kilo dengesini korumaya yardımcı olabilir. Diyeti egzersizle destekleme, kilo kaybında da rol oynayabilir. Düzenli egzersizlerle metabolizmanın ve yağ yakımının hızlandırılması sağlanabilir.

Hangi besinler kilo vermeye yardımcı olur?
Besinler tek başına tüketildiğinde kilo verme etkisi oluşturmayabilir. Sağlıklı besinlerle oluşturulmuş dengeli bir diyetle beslenmek kalori alımını azaltarak kilo vermeyi sağlayabilir. Meyveler, sebzeler, tam tahıllar, baklagiller ve zeytinyağı gibi sağlıklı yağlardan oluşan beslenme şekli tercih edilebilir. Ancak işlenmiş gıdalar, doymuş yağlar ve şeker oranı yüksek besinler kilo alımına sebep olacağından bu besinlerden kaçınılmalıdır.

Uzun vadeli kilo kontrolü için nelere dikkat etmeliyim?
Uzun vadeli kilo kontrolü bireyin yaşam tarzı, beslenme ve uyku düzeni, aktivite seviyesi gibi birçok faktörle etkileşim içindedir. Ani kilo kaybı durumunda verilen kilolar zamanla tekrar alınabilir. Kilo kaybının vücudun sistemlerini olumsuz etkilememesi ve kalıcı olması için bireyin yaşam tarzının düzenlenmesi ve kilo kontrolünün zamana yayılması gerekir.

Diyetisyen desteği almak neden önemlidir?
Bireylerin metabolizma hızı, sağlık durumları, hayat tarzları ve ihtiyaçları birbirinden farklıdır. Diyetisyen çeşitli muayenelerin ve ölçümlerin ardından vücudun ihtiyaç duyduğu makro ve mikro besin miktarını tespit ederek bireye özel bir beslenme planı oluşturur. Uygulanan kilo verme stratejisinin vücudu nasıl etkilediği düzenli olarak takip edilir, gerekli durumlarda beslenme planında değişiklikler yapılır. Bu sebeple obeziteyle mücadele sürecinin bir doktorun ya da diyetisyenin gözetiminde yürütülmesi gerekir.

Muhabir : Bülten
Niğde haber / Niğde Son Dakika Haber / Niğde Anadolu Haber

Yorumlar (0)




Copyright © 2023 Tüm Hakları Saklıdır Dada Medya
Web Tasarım - Sosyal Medya Yönetimi - Reklam Ajansı - Video Çekim - Grafik Tasarım - Niğde Ajans