Niğde HAÇİKO Derneği İl Temsilcisi Mehtap Özdemir çevremizde bu kadar çok sokak hayvanın olmasının nedeninin bazı kurumların görev ve sorumluluklarını tam anlamıyla yerine getirmediğini, yeterli kısırlaştırılmanın yapılmadığını, barınakların yetersizliğini, kısırlaştırma konusunda bilgilenmenin ve bilgilendirmenin önemine dikkat çekti.
Sayın Özdemir’e çevremizde neden bu kadar çok sokak hayvanı olduğu sorusu yöneltildi. Yeteri kadar kısırlaştırma faaliyetlerinin olmamasına dem vurdu.
‘‘2004 yılında çıkmış bir yasa var ve yasaya göre bütün belediyelerin kısırlaştırma üniteleri ya da kısırlaştırma merkezleri kurmak zorunluluğu var. Fakat şu an baktığınız zaman, 1.390 belediyeden sadece 200 civarında kısırlaştırma ünitesi ya da bakımevi var. Bunlarda aktif bir şekilde kısırlaştırma yapmıyorlar maalesef. Araştırma yapılmadığında üreme hat safhada. Her bir doğumda bir köpeğin 10-12 tane doğurduğunu düşünürseniz, 6 ay sonra diğer köpekler de kızan dönemine girip doğum yapabilecek hale geldiğini düşünürseniz, çok ciddi bir popülasyon tamamen kısırlaştırılmayan köpekler yüzünden.’’ olduğunu söyledi.
Sokak hayvanlarına insanların tepkisinin pek de olumlu olmadığını söyleyen Özdemir, ‘’şöyle diyeyim, çalışmayan kurumların yüzünden zavallıların heba olduğunu düşünüyoruz. Yani eğer ki kurumlar çalışıyor olsalardı, şu an bu popülasyonu 4 yıl içerisinde ciddi anlamda yok etmiş olacaktık. Aslında, 2004 yılından bu yana, diyorum, 4 yıl içerisinde bu popülasyon düşmüş olacaktı ve onun sonrasında belki sokakta hayvan göremeyecektik, evlerimizdeki köpekleri görmek için birbirimize gidip gelecek.’’ ifadelerine yer verdi.
‘’İlk başta kendimiz bilinçlenmeliyiz. Mesela, biz kurum görüşmeleri yaptığımız zaman, çok halkla iç içe bir kurumdan bahsediyorum. Bize halkla görüştükleri zaman, sadece kısırlaştırmanın 6 ay sürebildiğini düşündüklerini söylediler. Yani kısırlaştırma aslında sonsuza kadar, artık o köpeğin hamile kalmamasından bahsedilen bir durum, ama halkı bilinçlendirecek olan birim, bu işi yanlış biliyor. Yani önce kendimizi öğreneceğiz, ne olduğunu. Yani kısırlaştırmamı, işte hayvan bakımı mı, ya da besleme mi? Ya bazen beslemeler de gerçekten çok bizi üzüyor. Farklı noktalarda, işte halkın geçtiği noktalarda yemek atık. Biz bunu istemiyoruz, biz her yerde köpek olsun istemiyoruz, herkes rahatsız olsun istemiyoruz, biz kısırlaştırma yapılsın, bu sorun haline gelmeden çözüme ulaşsın istiyoruz. Bunun için kurumlar çalışsın istiyoruz. ’’dedi.
‘’ 75.000 nüfusu olan bir yerde, muhakkak ki bir barınak, bir kısırlaştırma ünitesi yapılmalı. Barınaklar da 5 yıldızlı konforlu bir otel değil. Barınaklara ya kısırlaştırma yapmak için alabilirsiniz ya da aşılama- tedavi için alabilirsiniz. Onun haricinde, yasa dışı iş yapmış olursunuz. Ama kurumlar ne yaparlar? Devamlı oradan oraya, dağ taşa atarlar. Biz geçen Ramazan Bayramı'nda bile bayram yapmadık. 50 tane yavruyu ve ölülerini topladık Ulukışla'dan. Çünkü annenin yavrularını toplayıp dağa atmışlar, oradan beslenme imkanları da yok. Birbirlerinin ölülerini yiyerekten yaşama tutunmuşlardı.’’ diyerek durumun vahametini dile getirdi.
‘’Bakımevi, orada kısırlaştırması yapılır, eğer hastaysa tedavisi yapılır, tekrar alındığı yere bırakılır. Fakat barınak mantığı nedir? Orada kalacaklar ömürleri boyunca. Bu da bizim de istediğimiz bir şey değil, doğru olan bir şey de değil. Tek çözüm kısırlaştırma, tek çözüm.’’ olduğunu vurguladı.
Yorumlar (0)