Kalp Çarpıntıları ve Tedavi Yöntemleri Üzerine Uzman Görüşleri

Tatlısu, kalp çarpıntılarının genellikle stres, uykusuzluk veya kahve tüketimi gibi etkenlerle ortaya çıktığını ve çoğu durumda tedaviye gerek kalmadan zamanla geçtiğini ifade etti. Ancak bazı durumlarda, kalp çarpıntıları kalıcı olabilir ve tedavi gerektirebilir.

Doç. Dr. Tatlısu, kalp ritim bozukluklarının neden olduğu odağın bulunmasının ardından uygulanan "Kardiyak Ablasyon" işlemini detaylandırdı. Bu işlemde, radyofrekans (RF) enerjisi veya dondurma yöntemi kullanılarak hastalıklı dokular ortadan kaldırılmakta. Kardiyak Ablasyon, kalp ritim bozukluklarına neden olan dokuların ortadan kaldırılması yoluyla tedavi sağlıyor. Tatlısu, bu işlemin genellikle bir saatten birkaç saate kadar sürebileceğini ve başarı oranının çarpıntıya neden olan bölgenin yerleşimine göre değiştiğini belirtti. Başarı oranı genellikle yüzde 70 ile yüzde 90 arasında değişiyor.

Tatlısu, ritim holter kullanılarak yapılan 24 saatlik izlemelerin tedavi gerekliliği hakkında önemli bilgiler sağladığını ve genellikle ilk seçenek olarak ritim ilaçlarının kullanıldığını belirtti. Eğer ekstra atımlar çok fazlaysa, anestezi gerektirmeyen ablasyon işlemi gerekebilir. Bu işlemde ekstra atımlara neden olan bölge tespit edilip ısıtılarak işlevsiz hale getirilir.

Erken tanının tedavi başarısını artırdığını vurgulayan Tatlısu, ritim bozukluklarının kalbin performansını düşürdüğünü ve ilerleyen evrelerde felç gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceğini belirtti. Erken tanıda tedavi başarısının yüzde 50-70 arasında değiştiğini, ancak hastalığın ilerleyen dönemlerinde bu oranın yüzde 30-40'lara düştüğünü ifade etti.

Tatlısu, kardiyak ablasyon işlemlerinde radyasyon kullanılmakla birlikte, üç boyutlu haritalama sistemleri sayesinde radyasyon kullanılmadan da ablasyon yapılabileceğini ve bu kararın hastanın çarpıntı şekline ve kişisel özelliklerine göre değişiklik gösterebileceğini sözlerine ekledi.