BİR AYET
“…Yolculuğuna gücü yetenlerin haccetmesi, Allah’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır…” ( Âl-i İmran ,3/97 )
BİR HADİS
“Kim kötü işlerden ve Allah’a karşı gelmekten sakınarak hac yaparsa, günahlardan temizlenerek anasından doğduğu gibi tertemiz hale gelir.”(Buharî’den aktaran Dr.Faruk Görgülü,a.g.e.s.273)
İnsanın gerçek dostu Allah’tır. Bu konuda Kur’nda birçok ayet vardır:
“Dost olarak Allah yeter, yardımcı olarak da Allah size yeter.”(Nisa,4/45)
“Allah, iman edenlerin mevlâsıdır.”(Muhammed, 47/11)
“Allah, muttakilerin velisidir”(Casiye,45/19)
“Allah, müminlerin velisi ve mevlâsıdır” demek; müminleri sever, amellerinin karşılığını tam verir, kötülüklerden korur, onlara yardım eder, iman üzere sabit kılar, onlardan razı ve hoşnut olur demektir. Kur’an’daki dört ayette, Hak Tealâ’nın dostluğunu, hoşnutluğunu ve rızasını kazanıp, cennete girmeye vesile olan ameller ve nitelikler zikredilmiştir. Bu nitelik ve ameller şunlardır:
ırzlarını korurlar; emanetlerine riayet ederler; ahitlerine uyarlar; şahitliği yaparlar; namazlarını muhafaza ederler.(İsmail Karagöz, Sevgi ve Dostluk, s.209-213)
ŞEHİTLİK VE GAZİLİK:
Şehitlik, Allah yolunda, yani kişisel hiçbir çıkar düşünmeksizin vatan yahut kutsal değerler için canını feda etmektir. Bu idealler için çarpışırken ölen kişiye şehit; sağ kalana da gazi denir.
İnsanların uhrevî hayatta da çeşitli dereceler, türlü rütbeler vardır. Rütbelerin en üstünü, Yüce Allah’ın Müslümanlar için verdiği şehitlik ve gaziliktir. Çünkü şehitler ölümsüzlük mertebesine ulaşırlar ve Allah’ın katında diridirler: “Allah yolunda öldürülenlere-ölüdürler- demeyin, zira onlar diridirler, fakat siz farkında değilsiniz.”(Bakara, 154). İstiklâl Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Çanakkale şehitlerimiz için yazdığı şiirinde ne güzel söylemiş:
Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber,
Sana âguşunu açmış duruyor Peygamber!
DOST EDİNMENİN ÖNEMİ
Bir insanı sevmek, onunla dost olmak, içini dökmek, sırlarını paylaşmak, iyi ve kötü gününde birlikte olmak arzusu, insanın doğasında vardır ve insan buna muhtaçtır. İnsanın; canı sıkıldığı, morali bozulduğu, bir musibetle karşılaştığı zaman kendisini teselli edecek, yardımcı olacak, yol gösterecek, mutlu ve sevinçli, hayırlı ve başarılı işlerinde birlikte olacak, tebrik ve teşvik edecek bir dosta her zaman ihtiyacı vardır.
Dostlar üçe ayrılır:
3- Hilekâr dost: İnsana dost gibi görünür, gerçekte düşmandır. Fırsat bulunca aleyhte bulunur, kusurlarını ve sırlarını ifşa eder, iyiliklerini ise gizler.(İsmail Karagöz Sevgi ve Dostluk, s.209-213)
SEFER
Sefere çıkalım asıl kadere,
Bilinmez davetlere uyarak!
Güneşin ufukta battığı yere,
Ak semayı bulutlardan soyarak!
Vardığımız yerde herkes yabancı!
Yalnızlık insanın içine işler!
Tanıdık tek sima kıdemli hancı,
Seferi hoş kılar huriler- eşler!
OYTAN’ım, ibren kalsın ol hedefte!
Bir gün kısmetse vasıl da olursun!
Günahsız kal, inci gibi sedefte,
Kaderden, kısmetin bir gün alırsın!
FİRDEVS CENNETİNE KAVUŞACAK OLAN MÜMİNLER:
Firdevs cenneti, cennetin en özel yerlerindendir; en yüksek mertebelerindendir.Peygamber (s.a.s.)’in vefatından sonra ciğerparesi Fatıma Validemizin, “Makam-ı Firdevs cenneti olan babacığım!” sözleriyle hüznü ve tesellisine konu olan cennettir.
Hz. Ömer’in rivayet ettiğine göre Allah Resul’ü(s.a.s.) bir gün ashabıyla sohbet ettiği esnade kendisinde vahiy alâmeti belirdi.Ve “Biraz önce bana on ayet indirildi.Kim bu ayetlerde belirtilenleri hayatına yansıtırsa cennete girer” buyurdu.Müminun Suresinin bazı ayetlerini okumuştur. Örneğin, Firdevs cennetinin varislerinin ve orada ebediyen kalacak olanların şu vasıflara sahip bulunanlar olduğunu belirtmiştir:
Cenab-ı Allah, bizleri felâha eren ve Firdevs cennetinde Peygamberimiz(s.a.s.)’e komşu olan bahtiyar müminlerden eylesin!
ORUÇ AÇGÖZLÜLÜĞÜ TEDAVİ EDER.
Ramazan, bize unuttuklarımızı hatırlatmaktadır; bizi tefekküre davet etmektedir. Oruç, Kur’an, namaz, zikir, tövbe, sadaka ve dua ile Ramazan, ruhumuzu sükunete erdirmektedir. Oruç, bizi imsaktan iftara kadar aç bırakarak bütün kötülüklerin kaynağı olan başka bir açlığımızı, açgözlülüğü tedavi etmektedir.
Ramazan ve oruç, her türlü açgözlülüğümüzden, tutku ve tamahlarımızdan kurtulmamız için büyük bir fırsat sunmaktadır. Ramazan ve oruç, sahip olduklarımızın aslında bizim olmadımğını, maddi ve manevî nimetlerin bir imtihan sebebi olduğunu bize hatırlatmaktadır. Dünyanın gelip geçici, ebedi ve kalıcı olanın ise ahiret olduğunu fark ettirmektedir. Ramazan bize paylaşmayı, oruç kanaatı ve şükretmeyi öğretmektedir. Ramazan bize gerçek zenginliğin mal çokluğu değil, gönül tokluğu olduğunu talim etmektedir. Dünyada saadetin, ahirette kurtuluşun yolunun servet yığmaktan değil, gönül kazanmaktan, dua biriktirmekten geçtiğini duyurmaktadır.
NAMAZDA HUŞÛ NEDİR?
Namazda huşû;
* Her şeyden önce Allah Tealâ’nın huzurunda olduğunun; ibadet mahallinde bulunulduğunun farkında olmak; namaz kılarken Allah’a gönülden boyun eğmek: “ Allah’a gönülden boyun eğerek namaza durun!” (Bakara,2/238); Allah’ınhuzurunda olduğunun idraki içinde olmak ve bunu namaz boyunca akıldan çıkarmamak; her türlü dünyevî meşgaleden zihni sıyırmaya çalışmak; yapılan hareketlerin farkında olmak yani kıyamda olduğunun, rükûda olduğunun, secdede olduğunun, kaç defa secde ettiğinin farkında olmak, aklında tutmak; acele etmeden namazın her hareket ve kıraatinin hakkını vererek yapmaktır.
*Allah Tealâ’nın huzuruna çıkınca O’na karşı derin bir saygı içinde olmak:“Onlar ki namazlarında derin saygı içindedirler !”(Mü’minûn,23/2);
* Yüreğini-kalbini-gönlünü-ruhunu aşkla, sevgiyle Allah’a yönlendirmek;
*Yüce Varlığın huzurunda olduğunu idrak etmek;
* Cenab-ı Allah’ın seni gördüğünü, gözlediğini, şefkatle baktığını hissetmek; “O, namaza kalktığın vakit seni görüyor.” (Şuarâ,26/218 );“Şüphesiz Allah üzerinizde bir gözetleyicidir!”(Nisâ,4/1)
* Dualarını-yakarışlarını duyduğunun bilincinde olmak “ Şüphesiz Rabbim duayı işitendir.”(İbrahim, 14/39); “O, her şeyi en iyi işiten ve hakkıyla bilendir!” (Şuarâ, 26/220)
*Allah’a karşı duyulan derin sevgi-saygı içinde, boyun eğerek, alçak gönüllülük ve tevazu ile; kibir, gurur, riya ve gösterişten uzak bir şekilde, kul olduğunun bilinci içinde O’nunla baş başa kalmak, baş başa olduğunu bilmek!
* Huzurlu ve mutmain olmak: Namaz huzur mahallidir, tevazu ve huşû kaynağıdır.
İşte namazda huşûbudur! İşte mü’mininMirac’ı budur! Nitekim, Hz.Peygamber (s.a.s.) “Kim dünya ile ilgili vesvese etmeden iki rekat namaz kılarsa, Allah onun geçmiş günahlarını bağışlar” demiştir.( Ebu Davud, Tefriu' ebvabi'l-vitr, 26).
Allah Tealâ’nın kulundan beklentisi budur; yani namazın huşû içinde kılınmasıdır: Nitekim: “Müminler kurtuldular; onlar namazlarını huşû ile kılarlar!” buyurmuştur
Hz.Peygamber Efendimiz de “ benim mutluluğum namazdadır!”. (Taberânî, Mucemu’l-kebir, XX, 420, no: 1012)“Namaz mü’mininmiracıdır! ”(Fahrettin er-Razi, Tefsir, Beyrut 1420, 1/226)“Namaz dinin direğidir”.(Fahrettin er-Razi, Tefsir, Beyrut 1420, 1/226) buyurmaktadır.
Muhabir : HABER MERKEZİ
Yorumlar (0)